post-modern dünyada yaşayan tahrif edilmiş anlayışlı, beyni iğdiş edilmiş kimselerin kabul etmediği/reddettiği, bi'set 'i doğru analiz edemeyen kimselerin, metod zaafı olan müslümanların, göbeklilerin, türkiyelilerin/türkiyecilerin anlayamadığı, eli dili hamlamış, durgunların, eyyamcıların, istemsiz ve dolaylı olarak statükoya el sallayan/geçit veren cahillerin anlamak istemediği, eylem ateşiyle/vecdiyle yanan, insafa ve tefekküre aşina olan, insana karşı idrak mücahedesi içinde bulunan, ibrahimî hareketi hayatında yürürlüğe sokmak isteyen, aceleci ve alelade olmaktan bilerek uzak duran zülfikarların, seyfullahların "tevhid ve tenzih" temeli üzerlerine bina ettikleri doğru/haklı önermedir.
resullullah(s.a.v) da bize devrimin mahiyetini/sırrını ve metodolojisinin prototipini sunan, ilme ve kılıca vakıf büyük bir önder, sahabe ise ona gönülden bağlı, namazda titreyen, savaşta sarsılmayan, halka halka resullullah'ın çevresinde toplanan, önce daru'l erkam da sonra suffa mekteplerinde ve bilhassa hutbede pişen şahıslar iken, son vahyin ilk öğrenenleri ve öğreticileri iken, nebevî yöntemi o rabbanî kullardan devralan, resullullah'ın ilmini tevarüs ettiği, hem avama hem gerçek imamlara yön veren asalet sahibi kimseler ise ulemadır.
bu haliyle, bize sunulmak istenen "her yüzyıl bir ileriye, bir gelişmiş düzeye gidiştir, bundan önceki herşey de primitifdir(ilkel)" önermesine, ve canice, zalimce, yezidî bir usül ile doğu halklarını birer "zürafa" biçiminde ele alan medeniyetlerin batısına karşı eli kolu uyuşmamış müslümanlar -yani musablar, usameler- güçlü birer devrimciye dönüşmelidir.