eleştirilmesini garip bir biçimde komik bulduğum eylemdir. insanları kolaya kaçıyor diye eleştiriyorlar. hele ki ölmek isteyen birine, intihara meyleden birine "ölmek kolaya kaçmaktır." diye bir savunma cümlesi söylendiğinde kahkaha atasım geliyor. ee n'olmuş yani kolaya kaçıyorsam? hahhaha. bu kadar çaba, azim içinde, birilerinin umursamaması-aldırmaması tabii ki aldıranların zoruna gidecektir. kolaya kaçan zoruna gidiyor birinin. kelime oyununa bak. zorunuz, zor bulduğunuz kolay olmuş, anlamıyor musunuz!? kolaya kaçmak..bir işi baştan savma olarak hâlletmek diye algılanabiliyor. baştan savma..umursamaz tavır sahiplerinin eylemini nitelemek için özdeşleşmiş bir kalıp. baştan savma, dikkâtsizce. ama yanlış olmak zorunda değil. dikkât edilmiyor diye, hata olmak zorunda kaidesi yok. potansiyeli yüksek bir mesele o kadar. evet. hata olacaktır muhtemelen. kolaya kaçmak..duyarsızlıktır. var olanı tüketmek ve geleceği düşünmemek kolaya kaçmak mıdır? düşüncesizliktir. peki, var olanı tüketmek ve sonrasında çekeceğin çileye, zorluklara hazır olmak en azından onları umursamamak? bu düşüncesizlik değil, kolaya kaçmak mıdır? yoksa, sadece aptalların işi midir? evet, sadece aptalların işidir. açıkçası iyi bir hayatı istemekte, güzel yemeklerin tadına bakmayı arzulamakta, başarıyı hedeflemekte ve bunun uğruna çabalamakta olan bir insana kızamam. yaşam..bir ev gibi. kiralık bile değil, sahibinin oğlu almanya'dan gelene kadar sözleşme yapılmış sadece. yine de bu kadar sahiplenenler olması garip. yalnız yaşıyorsun bu evde. kapına dayandıklarında, karşı koyamayacak kadar zayıfsın. ancak evi her gün temizliyorsun, sen orada yaşarken tabii ki iyi görünmesini istemek hakkın. ben, istemiyorum. istememek de benim hakkım. sözleşme umurumda değil. evi b.k götürdüğü gün, sözleşmeyi yırtar çekerim kapıyı çıkarım. bilincimi terk ederim, varlığımı, hislerimi. bir virüs gibi kendi varlığını sömürmektir kolaya kaçmak. tükenmez ihtiyaçlarımızın işaret ettiği yetersizliğimizi görmezden gelmemiz ne acı.