kimine göre yaratıldığımız, kimine göre varolduğumuz, kimine göre ise üretildiğimiz günden bu yana peşinden koştuğumuz tek şey mutluluk. bunca çalışmamız, didinmemiz, acı çekmemizin temelinde mutlu olma amacı var. mutluluğun peşinden adeta uzun bir maraton koşucusu gibi koşuyoruz ancak hayat hatasız yaşanmıyor.insanların bu amaca ulaşmada kullandıkları genelde iki yol var. kimi edinilmiş ezberleri esas alarak amacına ulaşmaya çalışır kimi acı çekerek daha büyük ve daha anlamlı mutluluklara ulaşmak ister. mutluluğun peşinden koştukça ya toplum tarafından belirlenen ahlaki normların yükselttiği duvarlara çarparız ya güven denen erdemin yakışmadığı insanların bencilliğine kurban gideriz ya da akıl ve mantıktan yoksun hareket ediyorsak söz konusu çaba acı sonuçlar doğurur. nefret ise mutlu olma çabasının umulmadık, hesaplanamayan sonuçlar doğurduğu durumlarda ortaya çıkar. bataklıktır ve hiç kimse bu bataklıktan yalnız başına kurtulamaz. bu bataklık çölde susuz kalan bir insanın gördüğü ve durmadan ardından koştuğu serap gibidir.hatalarımız, mutlu olmak için verdiğimiz mücadelede saptığımız yanlış yollardır. bir daha aynı yollara sapmamamız için biz koştukça onlarda peşimizden koşar.