o anki hararetli konuşmadan sıyrılıp bir kenardan izlediğimde karşımızdaki nefsine köle olmuş insanların kelimeleri; aynı zamanda eski ben'in kelimeleridir.
söylenirken nefesin son zerresine kadar durmadan konuşturan ama durup bir süre ne söylendiği düşünüldüğünde pişman eden kelimelerdir aynı zamanda. sıyrılması, kurtulması çok zordur bunlardan. önce susmayı; sadece düşünüp konuşmayı gerektirir.
bir kere susmayı öğrendikten sonra her şey mertebe mertebe yükselir hayatta; önce dil, sonra davranışlar ve en son da arzular.
susarsın, haksızsındır, haklısındır ama yine de susarsın. bağırıp karşındakine her şeyi saymak istersin ama dayanırsın; işte o zaman insanlığa biraz daha yaklaşmışsındır.
sonra daha usulca davranmaya başlarsın; sakin, yavaş... o zaman daha iyi anlarsın eskiden ne kadar sabırsız, kalp kırıcı birisi olduğunu.
sıra isteklerine gelir. şehvet, doyma, beğeni, kabul ediliş... tüm isteklerinden vazgeçersin. çok zor gelir ilk başta ama bir bakmışsın uzakta bir yerde "eski sen"; nefsinin kölesi olmuş "sen" varsın. o zaman hissedersin ruhundaki yükselişi, dinginliği; insan olmanın mutluluğunu.