kumsalda güneşlenen gencinden yaşlısına her turistin elinde dandik mandik te olsa bir kitap mutlaka vardır. (adamlar taa nerelerden gelmişler ama hala bir şeyler okumaya gayret ediyorlardır) bir de döner kendi insanına bakarsın. kumsalda yayılmış, kelebek gibi, ağırlıkla magazin haberlere yer veren gazete eklerini bile bir iç sıkıntısı ile okumaktadırlar. daha net bir gözlem; şehirler arası (bakın şehir içini geçtim. kısa mesafe diye okuyamayabilir insanlar) otobüslerde, yıllardır yolculuk yaparım. şimdiye kadar gördüğüm, elinde kitap olan yolcu sayısı bir elin parmaklarını geçmez. koca yolculuk boyunca ossura ossura uyurlar. hatta ışığı açık bırakıp okuduğun için, kısık bir sesle uyuz uyuz söylendiklerini işitirsin bazen.
mesela bazı evlerde hiç kitaplık olmaz, ne sıkıcı... ama bibloları koyacak bir takım rafları mutlaka bulunur. ya da bir iki tane stephen king, dean knootz kitabı vardır ki onlar da kimbilir hangi tesadüf eseri oraya gelmişlerdir. en kötüsüde kitabı sadece uyku getirsin diye okuyan bu insanlar kalkar size evren, insan ilişkileri, siyaset, politika v.b. pek çok konu hakkında nutuk çekerler. dinlediğinizde düşüncelerini aktarırken gösterdikleri cesaret, kendine güven karşısında kafanız dahi karışabilir.