uzun, uzun yazarak başınızı ağrıtmak istemem ama, o devirde savaş-galibeyet-ganimet-talan gerçeğini bilmeyen insanların, helek ki, sorgulama-düşünce-analiz yapmadan salt husumet içinde böyle bir enrty'e görüş yazmasını anlayamıyorum.
Osmanlı yönetimi, devlet idamesi açısından rezaletlikler-tezatlar karmaşasında asli unsur olan türk'lerin dökülecek kanı kalmayıncaya kadar devam etmiş bir devlet yapısıdır.
viyanayı almak için, son saldırıları merzifonlu kara mustafa paşa bilerek yaptırmamış hatta imha değil, yıldırma savaşını tercih etmiştir. Çok büyük topları fazla kullanmamış, hatta son saldırılarla düşecek şehre kesin hücum emrini vermemiştir.
Eğer bu; şehir düşene kadar, en ağır toplarla taş üstünde taş kalmayacak şekilde döverek ve kesin yok ediş-netice isteyen hücum emri verseydi, viyana haritadan silinirdi. Surları aşan askerlerin talan hakkı vardır.
Çünkü; kent teslim olmamış, bunun için her asker istediği şeye sahip olma hakkı vardır,,ki buna şehrin insanları dahil olup malları-canları askerlerin insafına kalırdı. aylarca kuşatmada bulunan, arkadaşları ölen, ganimet-intikam hırsı ile yanıp tutuşan insanların şehre girdiğinde neler yapacağını tahmin edemezsiniz,,,ki tarihte çok olumsuz örnekleri vardır. O yıllarda savaşarak şehre giren askere yağma-talan serbestti. Avrupanın 3 incisi; (roma-viyana-istanbul) olduğu gibi hasarsız sahip olmak, padişaha sunmak her komutan için büyük bir kazanımdı.
Üstelik yağma yapılan şehri imar etmek çok külfetli bir iştir. surların onarımı, halkın iskanı, askerin konaklama-savunma harcamaları, sefer yüzünden çıkan masraflara daha fazla yük getirecektir.
Yüzyıllarca emri altında yaşayan halkların bir kelime bile osmanlıca bilmemesi-dinlerini, geleneklerini osmanlı sayesinde korumuş oldukları gerçeği ışığında, çok iyi analiz yapmalıyız.
Tabii tarafsız olarak, siyasi-dini-kültürel doğmalardan etkilenmemeliyiz.