hemofarm maçında maçtan çok iverson'ı izlemeye çalıştım. süre aldığı dakikalarda savunmada elinden geleni yapmaya çalıştı. hücumda da mümkün olduğunca takım arkadaşlarına ve takımına faydalı olmaya çalıştı. alışık olmadığı bir ülkede ve ligde ilk maçını oynayan bu nba yıldızı için ilk maçında egolarını törpülemeyi başardığını söyleyebilirim.
bench'e döndüğündeyse bench'in en ucuna oturdu. takımda mire chatman ile iyi bir arkadaşlık kurduğu anlaşılıyordu. cüneyt maç içinde birkaç pozisyonda neyi nasıl yapması gerektiği konusunda ona yardımcı oldu. garibime giden konu şu oldu. beşiktaş takımı benchteki genç oyuncuların heyecanı haricinde takıma allen iverson gibi bir süperstarın geldiğiyle fazla ilgili görünmüyorlardı. daha çok onu 'takım oyununa nasıl adapte ederiz'le ilgiliydiler. bu rol oyunculuğu iverson'ın hoşuna gider mi veya takım sistemi bu şekilde devam eder mi bilinmez.
beşiktaş'ın iversonsız beşiyle 10+ sayılık farkı yakaladığı dakikalarda koçun önünde iki seçenek vardı. ya bu kadroyla maçı tamamlayacaktı ve maçı büyük ihtimalle kazanacaktı ya da iverson'ı oyuna alarak dış adam savunmasını riske edecekti. ikinci karar oynamak isteyen iverson'u mutlu edecek karardı ve koç onu seçti. yardımcı koçun hatırlatmasıyla iverson oyuna girdi. hemofarm üst üste 6 üçlükle farkı kapatmayı başardı. son dakikalarda takım olması gerektiği şekilde iverson'ı aradı. iverson maç içinde iyi sayılabilecek performansını maç kazandıracak şutlarla süsleyemedi. buna rağmen şunu söyleyebilirim ki iverson türkiye'deki ilk sınavında başarılı oldu. 24 dakikada 15 sayı kaydetti. bencil oynamadı. savunmada kayıplara karışmadı. sorumluluğu beklenen dakikalarda üstlendi. sonuç kötüydü ama bunda iverson'dan çok beşiktaş pota altının ve iverson dışındaki dış adam savunucularının etkisizliğinin rolü daha fazlaydı.