ne günüydü üstünden bunca gün geçen
pazar mı, o yapışkan ruhsuz pazar mı
hiç sevmedim ben zaten pazarları
sanki bende sadece bedeninden gidişin
öyleymiş gibi uyanıyorum her aklıma gelişinde yüzün
yanyana yakışmıyor o kelimeyle adın, inan
şimdi sanki milat gibi,
herkesin gözünde bir sen gizli
sonra mı diyorlar olaydan önce mi
sanki herkes senin gibi gülüyor
herkesin sırtına yakın boşluk sancıyor
nasıl anlatayım onlara yok olmadığını?
bitmişse ruhun yorgunluğu
giderken şekillenip hem de çekip gidiyor
insan kendine, iyilere mi olur diye sorup
kendini ağlarken cevabını buluyor
cevabım bu eğer üzüyorsak seni ağlayarak
arkandan seslenebildiğim tek dil bu kubi
yapabileceğim bir şey yok artık ama
yapmış olduğum bir çoğu olsaydı keşke
karşıma çıktığında, gün vuruyor gözüne,
sen hiç kendini yanında iyi hissettiğin birini tanıdın mı?
elbet tanıdın, ama değildi kendinden dahası
çek beni karşına
sustur beni, uzunca anlat
yine ellerin ağzından fazla konuşsun önümde
bu sefer içimden bir ses diğerlerini susturacak
kubi, adın ölümle anılmayacak
sen de anlat hissettiklerini,
gerçekten tek damla akmayacak.
ağır aksak devam edecek elbet şov
büyük ışık eksikken sahne karanlık
buna da mı alışacağız,
kimi aydınlatıyorsun orada
bizi de inandırsana olmayacağına
ama olacak gibi işte,
bu siktiğimin şovuna devam edeceğiz.
orda duyacaksın derinden derine arkadan esen sesleri
buradaki uykun bitti, sıra uzun, huzurlu bir sonbaharda
burada elini ısıtamayız artık
ama sırtına da vuruyordur değil mi sevgi?
ve dinlendiğin yerde gölge vurucak suratına
elbette ağlamazsın, sonsuzsun artık
sen ölüme de gülersin değil mi
beni bir enstrümana benzet kubilay yüksel
öyleki ardından konuşmadan seni anlatabileyim
öyleki gözlerimle insanları sevebileyim
öyle olsunki varlığımla mutluluk vereyim
öyle ki sesimle gülüp, ardını unutturayım
ama ben benim, nasıl bunları senin gibi yapayım?
mülakatı geçtiniz,
herhangi bir anda izlediğini
herhangi bir zamanda orada olduğunu
ve gidiyorsun ama yürüyüşünden anladım kim olduğunu.
hani geçen yaz odamdaki bir defteri gösterip
gözlerini bana dikmiştin ya
okududa mı gülüyor demiştim,
kapağında şöyle yazıyordu kubi;
''çünkü ölüm
sevmeyi ve ölmeyi bilenler içindir.''