bağımlılık yapar. öyle ki salçasız makarnayı garipseyebilir, "lan sanki bir şeyi yanlış yaptım?" diye düşünebilirsiniz.
annesi aşçı olan bir ergenim. evde de genelde yalnızım. hatta daha kötüsü, kardeşlerimleyim. haliyle abi olarak yemek yapma işi falan bana düşüyor. evde de devamlı makarna olur. haliyle dayıyorum salçalıyı, dayıyorum salçalıyı... heheyt. şimdi şehir dışındalar, ben yine evde yalnızım. "yeter lan salça!" dedim, salçasız yaptım. gidip gelip bakıyorum tencereye. ulan görüntüsü bir değişik, sanki bir şey eksik...
yaa öyle. bir de şöyle bir tarifim var sözlükçülere, eğer böyle yapmıyorlarsa denesinler,
- bir kap alın önce. aldınız mı?
- makarna için kullanacağınız yağı ve tuzu kabın içine dökün.
- üzerine et bulyon atın bir tane. tahta kaşıkla ezin onu böyle, yavşasın iyice.
- salçayı da kaba dökün.
- bu iğrenç görüntülü bulamaçla bir süre vakit geçirin. salçayla et bulyonu ezin, "i am spartacus!" diye bağırıp kaşığı kaba saplayın, yapın bir şeyler. yavşasın onlar baya.
sonra da kaynar suyu bu karışımın üzerine dökün. birkaç dakika karıştırın. birkaç dakika önceden yakılmış, üzerine tencere konulmuş ocağa gidin. makarnayı tencereye dökün, üzerine de bu karışımı boşaltın.
afiyet olsun lan. çok güzel ha.
bir öneriyle noktalayayım entrimi. hacı suyu biraz bol koy. makarna piştikten sonra o suyu da ayrıca çorba gibi içebilirsin, acayip lezzetli oluyor.