bu gün bir şey yaptım. çoğunuzun yapmaya cesaret edemeyeceği, fakat yapmış olmanın insana fazladan hiçbir şey katmadığı bir şey. bu gün kantinin ortasında (hemde kantin doluyken) "aranızda ülker çikolatalı gofret sevmeyen var mı?" diye bağırdım. evet, yaptım.
aslında bu tip eylemler bana çok uzak değildi hiçbir zaman. beni tanıyanlar bilirler (darılma, sende bilirsin). daha önce fakültede (ki bu fakülte standart bir mühendislik fakültesi) labaratuarların olduğu bölümde, daha kısık sesle fakat aynı repliği tekrarlamıştım. insanların yüzündeki ifade bu gün gördüğüm ifadelerin yanında kıyaslanmazdı belki ama yapmıştım. bir keresinde de yine kantinde "aranızda tipeksi olan var mı" diye bağırmıştım. tahmin ettiğiniz üzere kimsede yoktu.
peki beni bu noktaya ne getirdi? cevap basit, yapılması gereken fakat akşamın 6 sında dahi hala yapılmamış olan ödev. kafam alabildiğine güzeldi aslında o an. absorpsiyon kolonu, kolonun dolgusu, basınç, sıcaklık derken.. o noktaya geldim en sonunda. bağırdım!
insanlar bana döndüler haliyle. gerçekten de herkes susuyormuş bir anda. insanların yüzlerindeki anlam verememe ifadesi mükemmel, hayatlarında bunu yapan birini reklamlar haricinde ilk kez görüyorlar muhtemelen. herkes bir anda ne konuşuyorsa, ne yapıyorsa bırakıp sana dönüyor. ben o esnada gülüyordum tabi. bir kaç kere denediğim, fakat tam anlamıyla başaramadığım şeyi yapmıştım artık.
peşine de "yok mu" dedim haliyle. kimseden cevap gelmedi tahmin edeceğiniz gibi. aramızdaki herkes ülker çikolatalı gofreti seviyormuş meğerse.
bu gerçeklikten bir sonuç çıkarma çabası içerisine girmemize gerek yok. yaptım işte, sonuç bu. gidin sizde yapın demiyorum. gidin yapmayında demiyorum, bir anlamı yok. çok zorlarsak eğer şöyle bir sonuç çıkarabiliriz tabi.