iki çeşit irade vardır. birincisi önceden tanrı tarafından belirlenen ve insanların değiştiremiyeceği iradedir bu tanrı tarafından belirlenmiştir bunu insan iradesini ve zakasını kullanarak değştiremez örneğin insanın doğması ölmesi gibi. fakat bunun yanında insanın çevre ve kendi isteği doğrultusunda şekillenen zekasını kullanarak olayları doğru yada yanlış diyerek ayrıabilmesi gibi bir yeteneği vardır. olacak olaylara karşı kendi tedbirini alır başna gelecek şeyleri kendi değiştirebilir. bu irade tanrı tarafından insanlara iyiyle kötüyü ayırt edebilmesi için kişiye verilmiş bir olgudur. elbetteki yaratan herşeyi bilir kendisininde söylediği gibi O karıncanın nereye gideceğini bilir ama yürüyüşüne karışmaz. işte insan bu iradesi doğrultusunda verdiği kararlardan sorumludur. örneğin bu yorumu ben kendi irademle yapıyorum bu başlıkta diğer bir arkadaşın iradesiyle açıldı biz bu yorumları eklerken kendi zekamızı kullanıp ekledik. tanrının belirlediği şey bu değildir. Biz nerde ne zaman öldüğümüzden ne zaman doğduğumuzdan gibi külli iradelerden sorumlu değiliz ve bundan dolayı biz suçlanıp arkadaşların dediği gibi cehennemde bu sebepten yanmıyacağız. biz doğumdan ölüme kadar geçen süre içerisinde kendi isteklerimizle yaptığımız işlerden sorumluyuz. ikisi arasındaki ince çizgi bizi çok farklı yerlere götürebilir. tanrı kulunun kötülüğünü istemez o yalnızca bilir günü geldiğinde sen onu yaparsın o sana karışmaz sadece bilir.