türbana hayır kampanyası

entry44 galeri
    20.
  1. kemalist zihniyet adı altında başlatılan kampanyalardan biri olup, memlekete ve önderimiz atatürk'e yakışmayan ve maalesef onu rencide eden, küçük düşürenlerin başlatıkları kampanyalardır. atanın huzurunda bu insanlardan utanıyoruz. işin en kötü tarafı ise; bu insanlar yüzünden, mustafa kemal atatürk'ü tanımayan insanlar ondan nefret etmekte ve onu küçük görmektedir. bize koyan ise bu zihniyetsizlerin şunları az da olsa idrak edememesidir!!!
    -bir kez daha hatırlatalım;

    ATAMIZ'IN KiŞiSEL ÖZELLiKLERi
    Büyük bir asker, büyük bir devlet adamı ve büyük bir devrimci…

    Büyük bir adamı durmadan övmek, onun büyüklüğünü anlatmak demek değildir. Bu büyüklüğün nedenlerini ortaya koymak da gerekir. Büyük devrimcilerin kişiliğini var eden üç özellik vardır. Akıl özelliği, gönül özelliği, eylem özelliği. Atatürk'te bu üç özelliğin üçü de vardı. Atatürk'ün yaşamını gerektiği gibi inceleyenler çok iyi bilirler ki O'nun kişiliğini özleştiren varlıklardan biri düşüncelerinde, sözlerinde eylemlerinde beliren saydamlık, kesinliktir. O'nun şu kısa sözleri, bu gerçek için bir örnektir.

    "iki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, fani Mustafa Kemal, diğeri milletin daima içinde yaşattığı Mustafa Kemal idealidir." işte Atatürk bütün dünya olaylarını böyle, kesinlikle, saydamlıkla görüyor, bu olaylar karşısındaki davranışlarını da yine bu kesinlikle, saydamlıkla belirtiyordu.

    Akıl Kişiliği

    Atatürk'ün akıl kişiliğini yaratan özlerden biri olağanüstü diyebileceğimiz sezgi gücüdür. Atatürk sosyolog, psikolog değildi. Bu yolda direnmesi de yoktu. Ancak, kendisinde herhangi bir bilginde bulunmayan öyle bir sezgi gücü vardı ki, gerçekleri kavramakta, henüz olmamışların olabileceğini duymakta bilim adamlarını bile geçiyordu. işte bu büyük adamın milliyet anlayışı, dil anlayışı, sanat anlayışı bu görüşümüzün ne kadar doğru olduğunu gösteren belgelerdir.

    Fikir Kişiliği

    Atatürk'ün fikir kişiliğini incelerken devrimciliği üzerinde de durmak gerekmektedir. Kendisinden önce gelip geçenler arasında en çok yaygın olan düşünce yavaş yavaş gelişme düşüncesi idi. Ancak kendisi gibi devrimin yıkım ile başlayıp evrim ile sona ereceğini düşünenler yok gibi idi.

    Atatürk yıkım ile başlamış, devrim evresine girmiş, hilafetin kaldırılması, harf devrimi, dil devrimi hep bu metotla yapılmıştır.

    Gönül Kişiliği

    Gönül kişiliğine gelince, Atatürk'ün çocukluğundan beri ola gelen bütün davranışlarında en çok göze çarpan, özelliği onuru, benliğidir. Bu özelliğini her davranışında buluyoruz. Atatürk'ün gönül zenginliğini belirten olaylardan biri de O'ndaki çocuk sevgisinin büyüklüğüdür. Nerede yetenekl, yoksul çocuk görse onu yetiştirip yükseltmek istemiştir. "Bir millet sanattan ve sanatkardan yoksunsa, tam bir yaşama malik olamaz. Böyle bir millet, bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" diyen Atatürk, aynı zamanda bir sanatçıdır. Yeni Türkiye Devletine modern devlet ölçüleri kazandırırken, yeni Türk sanatının çağdaş anlamda gelişmesi ve ilerlemesi için yeni bir espri getirmiş ve yeni bir yol açmıştır. Atatürk'ü sanatçı yapan kişisel meziyetleri vardır.

    Sanatçı psikolojisine sahiptir, yaratıcı bir yanı vardır ve kalbi insanlığa açıktır.

    Yaratıcı ve yaşatıcı fikirler arasında konumuzla ilgili olanlardan ikisi şunlardır. "YAŞAMDA EN GERÇEK YOLGÖSTERiCi BiLiMDiR." "Yüksek bir insan cemiyetinin tarihi vazifesi, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir."

    Sanatçı karakteri

    Sanat ve özgürlük, birbirine paralel yürüyen iki kavramdır. Özgürlük, Atatürk'ün temel karakteridir. Kendisi de bunu 'Hürriyet ve bağımsızlık benim karakterimdir" sözüyle belirtmektedir. Bu nokta da Atatürk'e sanatçı karakteri kazandıran ikinci özelliktir. Sanatçı, duygularını yansıtmakta özgür olmadığı an, ortaya bir eser koyamaz.

    Bir gerçektir; bilim ve sanat insanlığın iki kanadıdır. Sanatçıların Atatürk'e diğer bütün sanat erbabından daha fazla şükran hisleriyle bağlı olması gerekir. Çünkü bu büyük insan sanatçıları, normal mahkemelerde bile şahit olarak kabul edilmedikleri bir ortamdan çekip çıkarmış, "Herkes mebus, vekil ve hatta reisicumhur olabilir. Fakat sanatkar olamaz" tarihi sözleriyle sanatkarlara toplumdaki yerini göstermiştir.

    Kendi, çocukluğundan beri dinlediği alaturka müziği sevdiği halde, çok sesli müziğin batılaşmakta ve ileri uygarlıktaki fonksiyonunu gördüğünden kendi hislerini bir tarafa itmiş ve çok sesli müziğin memleketimizde yayılabilmesi için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Ankara Devlet Konservatuarı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası hep O'nun eseridir. Atatürk olmasaydı bütün Türkiye olarak iftihar ettiğimiz hangi sanatçımız ortaya çıkabilirdi ki?

    En büyük asker

    Bağımsızlık Savaşı'nın askerlik bakımından büyük olan önemi Gazi'yi tarihin en büyük askerleri düzeyine çıkartmıştır.

    Fakat devlet adamı olarak savaş meydanlarındaki başarılarına daha güçlü başarılar katmasını bildiği için O insanlığın en güçlü eğitimcileri arasına yükselmiştir. Şurası bir gerçektir ki Cumhuriyet eğitimi, O'nun öncülüğünde kazandığı bu yeni değerleri Türk insanına, Türk varlığına mal etme savaşının ve çabalarının verimi olan bir eğitim dönemidir.

    Başöğretmenlik

    Başkomutanlık Meydan Savaşı'nın Dumlupınar'da yapılan kutlama törenindeki konuşmasından sonra, "Cumhurbaşkanı olmasaydınız ne olmak isterdiniz" diye soran bir gazeteciye : "Milli eğitimin başına geçmek isterdim" diye cevap vermesi Mustafa Kemal'in öğretim ve eğitimle olan ilişkilerini ifade etmektedir.

    ÇANAKKALE HABER Gazetesi, Sayı:3226
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük