geçmesin, dursun öyle, tekrar yaşayayım, değiştireyim de hatalarımı, ardından bakınca el sallamasın bana; yanımda olsun hep, el sallamasına gerek kalmayacak kadar yakınımda, dediğimdir.
bilsem yalan olduğunu, ayak izlerinden sakız paketlerine, ağaç dallarından kar sularına, o kadar hatıramı saklar mıydım hiç?
sanmıştım ki hepsi beni sana götürecek. sanmıştım ki tekrar yaşarım seni, hatalarıma gülerek. kandırdın beni! ellerimde yapboz parçaları, ama yok ki üzerine koyup birleştireceğim bir zaman. hepsi, çocukluğum, mutluluğum, hepsi geçmişte kaldı. ama ben kıymetini bilmiştim senin, her değeri olanı saklamıştım sandığımda. buna rağmen götürmez misin beni geçmişime?
bir gün gözlerimi açtığımda orada olur muyum ki tekrar? dostlarımın yanında uyanır mıyım?
her gün arkadaşıyla kedileri yakalamaya çalışan, tek istediği sevip, süt verip oynamak olan ben, acaba ne kadar uzakta şimdi! zaman geçtikçe tanıdığım, isim bile koyduğum sokak kedileri, onlar neredeler? yaşıyorlar mı ki?
hepsini çuvala doldurup başka mahallelere götüren şerefsizler ne yaptılar onlara! geçmişlerinden ayırdılar o kedileri, tıpkı bana yaptıkları gibi;
daha arkadaşlarımla sokakta oynamanın tadını bir kez almışken, bir daha oynayamayacağım yerlere götürdüler beni! ne için? okumak için!
birbirimize sımsıkı sarıldığımız dostlarımı, savunduğumuz, bir olup dikildiğimiz dostlarımı da kaybettim. dört bir yanımdan yaraladılar ruhumu. her şey yeni bir şehirde ve her şey geçmişten çok uzakta!
tutunacağım çok az şey kaldı. dostlarımla oynadığımız günlerden kalan en küçük hatıralarım, sakladığım ağaç kabukları ve günlüklerim.
ama başımı yaslayabileceğim omuzların hepsi benden uzakta. herkes, tüm dostlarım orada. bense bu lanet şehirde yalnızım!
yatarken hatırladığım en ufak şey için bile akan göz yaşlarım, geri getirir miydiniz geçmişimi?
yapmazdınız biliyorum, yapamazdınız. karşı gelemezdiniz bu maddiyata; bu illet dünyaya!
hiç değilse rüyalarımda göreyim tekrar orayı, eski ben'i izleyeyim uzaktan da olsa. olur mu?
olmaz değil mi. tamam o zaman ben de senin istediğin gibi yaşarım; yalnızlığa boyun eğmiş, soluk ruhumla!
yendin kabul ediyorum, alt ettin beni. tamam işte yendiysen daha ne istiyorsun bırak döneyim geçmişime, kabul etim sen büyüksün!
yine mi "hayır".
hadi o zaman gel de engelle senede bir kez de olsa dostlarımın yanına gidip anılarımla bir olmamı! hadi! yapamazsın işte onu, elimden alamazsın bak gör! allah alır isterse onu!