- bak abi en tatlı bacımı siksinler ki bu sefer kesin yarrağı yedik, abiiii, anamızı sikecekler diyorum, linç diyorum. ooof of.
manasızca sakindim, yaptığım işin ne kadar illegal ve etik dışı olduğunun farkındaydım, evet doğruydu, yarrağı kuvvetle muhtemel yemiştik ama içimden bir his bana,
"şampiyonnn, amını siktim körpecik kızın, çok tatlı değil miydi haa? gözünün içine bakarken gözündeki pırıltıyı görmedin mi haa?"
deyip duruyordu...
bir umut...
bir hayal...
belki de suçluluk duygusuydu... ama yook, suçluluk duygusuna yer yok, pislik yapılır, orada kalır. üzerime bulaşmaz...
arkadaşım evin içinde voltalar atıyordu, bense ilk defa gergindim fakat bu gerginlik yaptığım olayla alakalı değil içimde yaşadığım git-gellerle alakalıydı. götüme soktuğum çay kaşığını çıkartıp arkadaşıma fırlattım ve bağırdım, "yeter ecdadının götünde un yuvarladığım yeter!!"
"abiiiiii" diyerek ayaklarıma kapandı. sakinleşmesini istedim. olayı tekrar kafamda canlandırdım.
yaşını bilmiyorum, mandalina göğüslü bir kız, körpecik, ufak tefek, minyon... kapıcının kızı... ekmek ve süt getirmişti, onu gördüğümde dayanamayıp şamarlamaya, şamarlarken de bir yandan evin içine çekiyordum. ağzına vurduğum seri ve sert darbeler uyuşmasına ve ağzını açamamasına sebep olmuştu ki sadece donuk gözlerle bana bakıyordu.
-güçlen kaltakkkkk, güçlen ve bana karşı koyy. canın mı yanıyor haaa? göt deliğini afaroz ettiğim canın mı yanıyor ulann söyleeee!??!?!"
+ıımhmpph...
bir anda gözgöze geldik, gözlerime baktı pırıl pırıl gözleriyle, gram dehşet yok, en ufak korku yok. korktum kızdan, çekindim, içinde şeytan mı var lan, diye kendime soramadan edemedim. "şeytan benim ulannn" diye bağırarak kızın içindeki olası 2. şeytanı çıkartmak için tatlı kızlığından içeri girdim. kollektif ve creativedim. bir yandan da elime aldığım çay kaşığını kızın burnuna değdirip çekiyordum ki, erkekliğimin o 5 saniyelik yokoluşu geldi çattı...
hemen bir sigara yaktım, kız 10 dakika hareketsiz ve sabit bir noktaya bakarak kör bazanın üzerinde kaldı, sonra bir anda canlanarak evden kaçtı, peşinden fırlattığım eşyalar onun durmasına engel olmadı.
artık heyecanlı bekleyiş başlamıştı, bu küçük orospumun bana yapabileceği kötülükler aklıma geliyordu.
tekrar hapishaneye dönebilirdim, yakışıklı oğlancılar, şişçiler, madafaka gardiyanlar... hepsi gözümün önünden geçti, içim bir hoş oldu...
bekliyorduk...
saatlerce...
günlerce...
gerginliğimizin tavan yaptığı anda ise,
telefon...
arkadaşımla gözgöze geldim, gizli numara, buz kestim, kısık bir sesle, "alo" diyerek telefonu açtım.
"seni istiyorum, tekrar tekrar ve tekrar, nolursun abi, buna ihtiyacım var."
"hay senin cennet hayallerini sikeyim ben. yüreğimi yardın kevaşe, gel gel." diyerek onun nasıl bir kız olduğunu anlamamı sağlayacak nefis bir maceraya yelken açtık...