kendi kendime "yazmayacağım" diyorum ama dayanamıyorum, yazacağım!
bugüne kadar üç beş sözlükte klavye şakırdatmışlığım var. daimi okuyucusu olduğum diğer birkaç sözlük de cabası. tüm bu sözlükler, yazar ve yönetim ahalisinin karakterinden şekilli başka başka niteliklere sahip. şimdi bu nitelikleri o ya da şu sözlüğe göre irdeleyecek değilim. yapmaya çalıştığım şey bu değil zaar. şu an anlatmaya çalıştığım şey, sözlüğün gidişatındaki vahamet.
yönetimin miskinliğinden midir bilinmez(!), gediklisi olduğum onca sözlük arasında formatını ergen zihinlerin tarumarına sunmuş bulunan tek yer burası. tamam, diğer sözlüklerde de embesil fikriyatın paylaştığı sikimsonik yazınlar gerdan kırmakta ama sayıca azınlık konumundalar. peki ya burada? elinizi sallasanız ellisi tadındalar.
biliyorum, birçok yazar bu durumdan rahatsız. ancak sakın ola ki bu kokuşmuş tablonun hasbelkader klavye tutmuş kifayetsiz muhterislerin eseri olduğunu düşünmeyin. dikkatinizi çekerim, bu zihniyet her yerde boy göstermekte; lâkin bir tek burada müsamaha görmekte. neden?
yaratılmak istenen ikinci bir inci sözlük ise, doğru yolda gidilmediğini iddia edenin anlını karışlarım. fakat istenilen bu değil ise, önce yönetim denilen aygıt tazelenmeli. aksi takdirde varacağımız nokta herhangi bir caminin avlusundan başka bir yer değildir. ola ki gidişatımızda bir değişiklik olmaz da oraya varırsak; sözlüğü bir güzel yıkar, boylu boyunca teneşire uzatır ve cenaze namazını kılmaya başlarız artık.