''i must go, bye bye'' diyebileceğin kadar basitmiş her şey. ben saatlerdir sorunlu internet bağlantımı düzeltmeye çalıştım, uyku saatlerimi önemsemedim sen 6 saat geriden yaşıyorsun diye. yüzünü görünce susmamın ingilizcemin kötü olmasıyla bir alakası yoktu, sadece bakmak istiyordum sana. imkansız olduğunu düşünmedim ben hiç. arjantin dediğin nedir 14 saate giderdim çünkü. parayı da denkleştirirdim. aileme de bulurdum bir yalan. her şeyi o kadar imkanlı hale getirdim ki, sen burda gecenin kör vaktiyken orda akşam yemeğini yiyorsun. afiyet olsun. bayılıyorum senin yemek yemene, göbeğine de öyle. ben annen ve kızkardeşin bana el salladıklarında sana aşık olmuştum ilk. bu gece her şey çok farklı derken onu kastetmek istedim. çok sevdim seni be. çirkin bi herifsin ama çok sevdim seni. her şeyi göze aldım ama yetmedi işte.
mi amor dememe neden güldüğünü de biliyorum, çünkü söylememi istemiyorsun.
yine de te amo mi amor... sana afiyet olsun bana iyi geceler.