türk devletini de ilgilendiren sorundur. konu ile ilgili doğru dürüst bilgisi olmayanlar , olayın tarihsel yönünü bilmeyenler ya da geniş düşünemeyenler tarafından "ne işimiz var orada?" sorusu yöneltilmektedir. bir kısmı kötü, bir kısmı iyi niyetli bu soruların.
ama ne kadar iyi niyetli olursa olsun bu soru stratejik düşünceden uzaktır. çünkü bir devletin güvenliğinin yalnızca kendi sınırlarından ibaret olduğunu düşünen bir düşünce yapısının ürünüdür. bu soruyu yöneltirken altını sözde kürdistan argümanı ile doldurmaya çalışmak da çelişkinin bir başka boyutudur.
türk devleti sözde kürdistan'a yalnızca güneydoğu'da mı karşı çıkmaktadır yoksa ırak'ın kuzeyinde kurulacak olan bir sözde kürdistan'a da mı karşıdır?
cevap bellidir, her iki duruma da karşıdır. hem kendisinden toprak koparılmasına karşı mücadele vermekte hem de yanı başında kurulması gündemde olan ve kurulacağı takdirde g.doğu ve d.anadolu için bir tehdit olacak olan kürt devletine karşı mücadele etmektedir.
bu açıdan "biz önce g.doğuya" bakalım demenin tutarlı hiçbir yanı yoktur.
bununla birlikte kıbrıs türklerini ister sevin ister sevmeyin. kıbrıs türklerinin üzerinde yaşadığı toprak parçası son derece stratejiktir. kimi stratejistler tarafından türkiye'nin akdenizdeki uçak gemisi olarak nitelendirilmesi bunun bir kanıtıdır.
bununla birlikte anadolu topraklarının güvenliği açısından da türk devleti için hayati bir noktadır. adanın kontrolde olmaması ya da düşman bir devletin elinde olması anadolu için çok büyük bir tehdittir. özellikle de bir savaş durumunda eğer ada düşman olarak tanımlanan bir ülkenin elindeyse türk ordusunun birliklerinin kuşatılması anlamına gelmektedir.
bununla birlikte adaya yerleştirilebilecek olan uzun menzilli top ve füze sistemleri de ülkemiz için bir tehdit olarak algılanmalıdır.
velhasıl kelam kıbrıs adası durumun ciddiyetinden habersiz, posta gazetesi gençlerinin iki üç temelsiz kelamına bakılmayacak kadar mühim bir yerdir. devletlerin çıkarlarının yalnızca kendi sınırları içerisinde olduğu zamanları çoktan geride bırakmışken tarihin tozlu sayfalarında yerini alması gereken böyle yorumları internet sayfalarında görmek üzücüdür.