türbanın sorun olarak görülme nedenleri

entry5 galeri
    1.
  1. günlerdir sözlük ahalisi olarak türban sorununu tartıştık durduk. kimimiz türbanlı bayanlar anadolu topraklarında bile barınmasın dedi, diğerlerimiz seçme özgürlüğüdür dedi. kimisi ara formüller buldu. fakat asıl olan soruyu kimse sormadı. türban neden toplumun bir kesimini rahatsız ediyor. asıl bulunması gereken soruların başında bu geliyor. türban sorununu ele alırken tek başlık altında incelemekte olmuyor. birço başlık altında incelemek gerekli türban sorununu.

    ilk sorumuz "bazı kadınlarımız neden türban takıyor?"

    cevap: islami inanışa göre cinsel olgunluğa erişmiş kadınlarımız namuslarını korumak için türban takarlar. türban onların namuslarını koruyan kalkandır. bunun yanında islamiyetin kadınlara uygun gördüğü mübah ve tek özgürlük şeklidir. 12 ile 13 yaşında ki kız çocukları ilk adet kanamalarından sonra islamın onlara mübah gördüğü bu büyük mertebeye ulaşıp, allah rızası için başlarını türbanla örterler. islamiyetin öngördüğü bu makamdan sonra kız çocukları erkekleri evlenene kadar unutur. evlendiğinde ise türbanını erkeğine açar. işte islamın namuslu kadın modeli budur. bazı arkadaşlarımız, islam bu değildir diyip türk islam yaşam biicimini, bu inançla karşılaştırıp tepki gösterebilirler fakat tüm islam devletlerinde uygulanan bu gerçektir. türkiye laik bir devlet olduğu için kadın herzaman sosyal yaşamda vardır. fakat türbanın ana çıkış noktası yukarıda bahsettiğim durumdur.

    türbanlı kadınlarımız bu özgürlük şeklini, inançları gereği savunmaktalar. bu sorun aslında yalnızca başı kapama sorunu değil kadının namus meselesini ve namusun sınırlarınıda tartışmaktır. türbandan dem vurmak demek aslında kadının en özeline inmek demektir.

    ikinci soru; "başı örtmek neden sorun olarak karşımıza çıkıyor"?

    bizim ülkemiz müslümanların çoğunlukta bulunduğu bir ülke olmasına rağmen laik bir ülkedir. buda kadına erkekle eşit hak özgürlük sunar. bu yüzden kadınlar sosyal yaşama katılmak istemekte hastanelerde çalışmak, siyasi partilere katılmak, eğitim almak kısacası erkeklerin varım dediği her yerde, her konumda olmak istemektedirler. fakat türbanlı kadınlarımız sosyal hayata dahil olmak isterken türbanlarınıda namus timsali olarak yanlarında taşımak istemektedirler. farklı bir deyişle türban takan kadınlarımızda, takmayanlarla yalnızca çocuk yapmak ve bakmak, ev işlerinin dışında başka tatminlerde aramaktadırlar. kısacası çelişkili bir şekilde türbanın yarattığı kadın erkek ayrımını yaşamak isterken, öte yandan bu sınırı kırmak istemektedirler. kısacası hem islamin emrettiği rolü redetmekte hemde türbanı takarak ne islami kurallardan nede sosyal hayattan vazgeçmek istemektedirler. yani, birine evet derken diğerine görmezden gelmektedirler. işte sorun burada başlar, kadın yaşamını islamın huzurlu kurallarına göre mi yoksa kural tanımaz serbest piyasa ekonomisine göremi düzenleyecektir?

    üçüncü soru "türban erkekler ve toplum ilişkisi nedir?"

    benim gibi erkekler türban sorununu ancak bir maçı yorumlar gibi yorum getirebilir, benim şuanda yaptığım gibi. çünkü biz kadınların namus boyutunu asla anlayamyız. islam'da toplumda namus konusunda erkeği kayırır ve bu sorunu bir kadın boyutunda yaşamaz anadolu'da. kadının iitibar ve mahrem için taktığı başörtüsü durumu erkeklerde mevcut değildir. bu yüzden bizim bu konuda borumuzun ötmesi saçmadır. bu kadınların sorunudur. fakat toplum boyutu çok acıdır. türbanı desteklemek veya karşı çıkmak bir tarafa, türban bir toplumun en büyük yenilgisidir. bir kız çocuğunun adet kanamasından sonra başını örtmesinin asli nedeni toplumun kötü olmasıdır. yani toplum (bizler) kötü olduğumuz için kadınlarımız bu örtüyü takarlar. kız arkadaşlarında takmak zorunda olmadığı örtüyü erkeklerin, mahrem sayılacakların yanında örtmesi toplumun sağlıksızlığını kafalara zorla yerleştirmektir. bu durumun inanç olarak benimsenmesi ise toplumun yenilgisinin kabulu, gene toplumun kötü olmasının değişmez olduğu, bireyleri eğitsende yol katedilmeyeceğin, toplumsal sapkınlığın her zaman varolacağının kanıtıdır.

    dördüncü durum "türbanın demoksatik irdelenişi nedir?"

    demokrasi azınlığın haklarının korunması üzerinden işler. kısacası demokraside farklı olanları veya farklı düşünenleri ezmemen gerekir. halk oylaması demek demokrasi demek değildir. eğer bir halk oylaması yapılıp çoğunluk anadolu üzerindeki falanca halkı keselim dese bu demokratik bir karar olmaz. bu toplumun aslında nasibini almadığının göstergesidir. eğer bir toplum ezilen bir kesim için topyekün ses çıkarıyor, ve onun haklarının korunmasını istiyorsa o toplum demokrattır. bu seslenişte toplumun bir fayda beklememesi önşarttır. türban meselesinde demokratlığı savunan kardeşlerimizin asıl yapmaları gereken topluma demokrasi güveni vermeleridir. örneğin kendi hakları için mücadele verirken aynı mücadeleyi hırank dink cinayeti, kürt sorunu, hristiyan azınlıkların hakları, rum okulları, alevilerin inanç özgürlükleri konusunda da göstermelidirler. demokrat insan bunu yapabilendir. eğer bu kesim bu hakları umursamayıp yalnızca kendi bencillikleri için direniyorlarsa, bu durumda hak isteyen türban savunucuları diğer azınlıklar için tehlike arz etmektedirler. ben hiç görmedim, çorum katliamına, sivas katliamına veya oruç tutmadığı için dövülen insanlar için türban savunucularının yürüdüğünü. bunların olmamış olması türban meselesinin çözümlenmesini sınırlamaktadır.

    kısacası toplum olarak türbanlısı, alevisi, kürdü, lazı, ateisti, aydını tam anlamıyla demokratikleştiğimiz zaman bu sorun çözülebilir. yoksa eldeki bir avuç, yamalı demokraside elden gider. ben günün birinde alevilerin, hristiyan azınlıkların haklarını savunan, insanlık barışının mücadelesini veren, sivas, maraş, çorum olaylarının üzerine giden türbanlı kardeşlerimle aynı sınıflarda ders almaktan onur duyarım.
    0 ...