Türkiye tarihine geçen kara bir gecedir.
Kaya yürekli adamın sahneye çıkıp, gayet insani bir açıklama yapmasından dolayı
linç edilmeye çalışılması, bizi utandırmıştır.
Ertuğrul Özkök, Vanlı Fatih Altaylı gibi yalakaların, ertesi gün, bu konu hakkında; "şerefsiz", "vatan haini" diye manşetler attığı gecedir.
ibrahim Tatlıses'in, Mahsun Kırmızıgül'ün birer korkak gibi davrandığı,
kişiliklerinin ve karaktersizliklerinin fotoğraflandığı utanç dolu bir gecedir.
Serdar Ortaç'ın tribüne oynayıp, popülizm yaptığı, çanak yaladığı gecedir.
Oysa, Ahmet Kaya, korkmadan, yılmadan, o koca yüreği ile, gayet insani olan bir şeyi söylemeye çalıştı.
O, ezilenin, sömürülenin, yıllarca baskı altında tutulanın, işkencelere maruz bırakılanın, değiştirilmeye çalışılanın,
asimile edilmek için hakkında devlet raporları hazırlanılanın, dilini kullanarak,
türkü kaseti yapmak istemişti. Baskılar onu asla yıldırmadı.
Ahmet Kaya, sahnede, koca kalabalığa karşı tek başınaydı. Yalnızdı.
ibo, Mahsun alkış tutarken 10. yıl marşına, garsonlar Kaya'ya sahip çıkıyordu.
Şimdi, birileri kürt sorunu üzerine güya filmler çekmeye çalışıyor.
Birileri de, barış türküleri çığırıyor.
Yemezler.
11 Şubat 1999 tarihi; genelde Türkiye'nin, özelde, mahsun ile ibo'nun
alnında hep kara bir leke olarak kalacaktır.