-küçükken babam tıraş olurken onu izler ve suratıma köpük sürüp ehe noel baba oldum ki ben diye eğlendirirdim kendimi. tabi suratta kıl yok babanın suratına sürdüğü jileti kıskanıp kolumdaki kılları alırdım jiletle. baya bebek poposu gibi olurdu kollarım.
salaklık tabi de neyse ki şehir efsanesi gibi bişey oldu ve kıllarım çoğalmadı.
-kadınlardaki bu aşırı duygusal olma durumundan nefret ediyorum. bir kadın olarak sevmiyorum bunu. bu kadar kolay teslim olmamalı hislerine, hissettiklerine. sevgilim bana çiçek aldığında, bunu ben mutlu olayım, gülümsiyim diye yaptığını bildiğim halde "çok tatlısın ama sen ühühühü" haline gelmek... bilemiyorum.
-yüzünü görmediğim, sadece sesi duyduğum ve büyük ihtimalle asla da tanışamayacağım üstelik adını bile bildiğimden emin olmadığım bi adama aşık olmak üzereyim. sebebi ise çok güzel şarkı yazması ve sesinin çok güzel oluşu. sadece bu yüzden ölene kadar onu sevicem. biliyorum.