inkilâplar yapıldı, devrimler yapıldı. Ama biz kendi içimizdeki yobazlığı deviremedik. Atatürk'ün evine türbanla girilemez, evet! Çünkü türban artık baş örtüsü değil. Artık o kadar masum değil. Ninelerimizin başındaki gibi nevi şahsına münhasır bir görüntüsü yok. Bir art niyeti simgeliyor. Art niyetsiz bile olsa, öyle bir dönemdeyiz ki, bir türbanlı Anıtkabir'e girse, tehlikede olacağız. Çünkü beynimize inceden inceden işlenen karşı ideolojilerle başa çıkmaya çalışıyoruz. Ama 80 sonrası apolitize edilmiş gençler olarak, hâlâ didaktik olarak tartışamıyoruz. Evet burası belki ciddi bir mecra değil. Geyiğe ya da seviyesiz tartışmalara gidiyor her konu.
Bir adam geldi. Cumhuriyet gibi bir rejim kurdu. Bu adamın tüm yaptıkları, ileride bir gün bu saçmalıkları yaşamamamız içindi. Ama biz ne yapıyoruz? Karşı fikirlere saldırıyoruz sadece. Eylem yok, hareket yok. Oturduğumuz yerde tuzumuz kuru ancak imlâsı bozuk, devrik ve bilgiden yoksun cümlelerle ona buna laf atıyoruz.
Bir gün Anıtkabir bile değerini yitirebilir. Bırakın türbanlının Anıtkabir'e girmesini daha neler göreceğiz kim bilir. Hareket beyler.. Oturduğunuz yerden yazışla olmuyor. Boşuna öldü onca insan kanımca. Kendini geliştirmeyip, hazıra konan ve siyasetten anlamayıp atıp tutan içi boş bir gençlik yiyip, içip, gezip, sıçsın diye..
edit: ancak eksi oy butonuna basabilirsiniz, çünkü elinizde mouse dışında bir şeyiniz yok :)
