öldür beni istanbul

entry1 galeri
    1.
  1. güneş yüksek binalardan sınırsız bir güze kalbini sunmuşlara ulaşmaya çalışıyor daha baştan boş sayılabilecek çabalarla. kadıköy'de farklı davranmaya çalışan sıradan bir gün. daha önce tanışmadığım ve tanımaya da pek hevesli olmadığım insanlar yürüyor etrafımda. hızla geliyor ve geçiyorlar.

    çevremde tesadüfen yalnızlar ve zaten yalnızlığa oynamış olanlar.bense ellerim cebimde, küçükken çok sevdiğim eski bir şarkıyı mırıldanarak ilerliyorum bir yerlere.

    olasılıkları düşünüyorum.şu ana dek kırdıklarımı, beni -benim yüzümden- terk edenleri ve uzun zaman önce terkettiğim kendimi arıyorum köşelerde. kısa hayatımı masaya yatırmışım ve elimde anılardan bir neşter, kesiyorum gözlerimi.

    sokaklar, evler, sevgililer, koşanlar, bekleyenler, kaldırımlar, arabalar... yürüyoeum ve üzülsem mi diye düşünüyorum. üzülüp ağlasam mı gizlice bir çıkmaz sokağın dibinde? yürüyorum ve kendi oyun sahamı arıyorum beni büyüten bu şehirde. yedek kulübesinde kalmayacağım ilişkiler arıyorum. onları düşünüyorum. onları özlüyorum. ben onların hayatında devamsızlıktan kalmışım; bütünlemelerde bütünleyememişim parçalanmış heyecanlarımı. biriktirdiğim başkalarının anıları, başkalarının tutkuları,
    başkalarının aşkları. iyi bir koleksiyoncu bakışıyla yakaladığım gizli anlar yaşadıklarında. ama 5. element hep eksik galiba büyümeye çalışan bir şairlik heveslisi olarak, içimde bir yerlerde.

    bu ne?
    bu neydi anne?neyi kaybetmiştim, neleri yaşayamamıştım? aşkı mı?

    anne arkadaşlarımın aşkları yetmez mi bana? onların anlattıklarıyla yazamaz mıyım güzel güzel şiirler? ben o zaman hırsız mı olurum anne? ben o zaman ölür müyüm? oysa hepsine akıl veriyorum bir hayal kırıklığı uzmanı olarak fazla şaraplı gecelerde. hiç tatmadığım bir hastalık için uyaklı reçeteler yazıyordum onlara yakası açılmadık hüzünler, çocuk yaşta tükenmiş heyecanlar sunsam daha mı iyi anne? onları üzebilir miyim? güzel olmasın mı, bitsin mi, onlarıda mı uzaklaştırayım kendimden? niye konuşmuyorsun anne, oysa ben hep en sevilen değil miydim? ben şiir yazabilir miyim yaşadığım az entelektüel çok dantel ilişkilerimle?

    benim bir eksiğim aşksa, aşkın da bir fazlası bensizlik mi?

    anne niye konuşmuyorsun? beni bu şehre kim bırakıp gitti? söyle şehir ben miyim seni sıkan? yakışmıyor muyum sevgililerinin fonuna? zaten benim şaşkınlığımın fon müziği olsa olsa giden son kadıköy vapurunun düdük senfonisi olur.

    yapma şehir bunu bana; kötüyüm, hem de çok kötü... küçük oyunlarla beni alt etmeye çalışma, kaçmam ben buralardan. konuşamıyorum, yazamıyorum sana ama çekinmiyorum senden. çocukca planlarla beni yutamazsın şehir. işte ben buradayım, tam kalbinde. hadi al beni, tamamımı al ve götür beni bu kalabalık şehirden. kalmasın benden geriye hiçbir lanet olası ayrıntı. kitaplarımı, cdlerimi, kasetlerimi, cobain posterlerimi, fotoğraflarımı, dergilerimi, karaladığım onlarca müsvetteyi al. çocukken para biriktirerek aldığım ilk nirvana tişörtünü, 13 yaşında (ç)aldığım ilk rock albümünü al. 98 yazı boyunca yazdığım ilk şiirleri al.

    herşeyimi al şehir, hepsini al ve boya beni saydamlığınla. ama arkadaşlarıma, sevdiklerime dokunma. üzme onları. sil onların aklından beraber geçirdiğimiz güzel günleri. hiçbiri hatırlamasın, bilmesin beni.al beni şehir, al ve götür beni buralardan. ama arkadaşlarıma, sevdiklerime, bana bir an bile olsa gülümseyenlere dokunma! üzme onları. ben seni değil onları sevdim. şimdi hepsinin yüzü silik olsa da bende görebiliyorum neler yaptıklarını, neler düşündüklerini, kimler için ağladıklarını, kimler için bir şeyler yazdıklarını...

    al beni şehir ama dursun yüreğim burda. kapanmasın hep gitmeyi istediğim yollar! yeniden gitsin çocuklar fenere, açılsın yeni şişeler, açılsın yeni kalpler, yepyeni heyecanlar, tutkular... belki bir gün bir çocuk orda bir şeyler yazar ilk defa. belki arkadaşlarına da okur o ilk sihirli kelimeleri. belki birileri aşık olur ona. belki de o gerçekten sevilir. işte ben o zaman huzur bulabilirim şehir. ama şimdi zamanı geldi değil mi? ben buradayım; burada tam içinde. hadi al ve yok et beni. öldür beni 18 yaşında. öldür son tutkumu koynundaki kendi bitmeyen hüznünle.

    öldür beni istanbul ama bil ki yüreğim hep bir köşede ağlayıp duracak.

    unutma ki yüreğim hep o köşede ağlayıp duracak.

    15. mart 99 taylan v.s

    not:yukarıda belirttiğim gibi yazı şahsıma ait değildir. 99 yılında kadıköy'de akmar'daki bir dükkandan alınmış bir fotokopi fanzinin yazılarından biridir. derginin ismi hatırlayamamakla birlikte, kapağında kargonun yalnızlık mevsimi albümünün kapağındaki bisikletli resimin olduğunu ve yazarın eserlerinin paylaşılması konusunda hiçbir sıkıntısının olmadığını net bir şekilde hatırlıyorum. boşuna dememişler söz uçar yazı kalır diye. 11 yıldır küçük bir defterde saklanan yazı gün geldi buraya düştü. okurken benim kadar keyif almanız dileğiyle.
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük