laiklik,kişilerin inancını kişisel bir görüş olarak ele alarak varolmuştur.eski uygarlıklarda laiklik yoktur. çünkü,o zamanlar dini inanç kişisel bir görüş
olarak değil,toplumun bir kimliği olarak görülüyordu.hala bunu böyle anlayan
birçok geri kalmış toplumunda olduğu biliniyor.
işte bu görüşle,laiklik kişinin dini inancını kişisel olarak ele alıyor ve onu koruma altına alıyor.burada dikkat edilmesi gereken en önemli kısımda laikliğin her bireyin
inancına eşit mesafede yaklaşması.laiklik devleti inançlardan koruyan bir zırh gibidir.
bu da farklı görüşten insanlara eşit haklar verilmesine olanak kılar. eğer bir inanç egemen olmuş olsaydı,onun istedikleri olur istemedikleri olmazdı.burada da insan haklarından bahsetmek geçerli sayılmazdı.laikliğin olmadığı ülkelerde insan hak ve özgürlüklerininde sağlanamadığı kabul edilen bir gerçek.
laikliğin düşmanı olan kesimler genellikle bir dinin egemen olduğu kesimler.
bu kesimler,laikliği kendilerine karşı bir tehdit olarak görmektedirler.
halbuki laiklik bir tehdit değil bir fırsattır.kişi hak ve özgürlüklerin
en maximum seviyede gerçekleşebilmesi için laiklik,altyapıyı meydana getirir.
kuşkusuz ki tarihte özgürlüklerin sağlanamamasının en önemli sebeplerinden
birisi inançlardır. laiklik kişiyi ve devleti diğer inançların uygulamalarından koruyan bir zırhtır.