evet vardır böyle bir şey, ancak 90'ların başından itibaren erimekte, eski marjinalliğini kaybetmeye başlamıştır metalciler. ben o zamanlar 17-18 yaşlarındaydım. nerede bir metal t-shirtli birini görsek hemen gider yanına tanışır, kaynaşır, hemen başlardık müzik muhabbetlerine. sonra da hemen arkadaş olurduk, gezerdik tozardık. o zaman internet yoktu, indirme haliyle yoktu, yabancı müzik kanalları da yoktu. bir tek rock market vardı trt 3'de. onu kaçırmazdık. şimdi elimizin altında olan değerlere(ki elimizin altında olduğu için artık eskisi kadar değerli değiller) ulaşmak çok zordu. çift kasetli teypler vardı. birbirimizden kaset alır çekerdik. iğrenç kayıtlar olurdu ama önemli olan kaydın kalitesi değil, içinde ne olduğuydu.
her türlü çevresel baskılara karşı yine de saç uzatırdık. küpe takardık. sokaklarda rahat gezemezdik. ama bir değere inanmıştık, bir felsefenin izinden gidiyorduk ki hiçbir şeyden taviz vermek istemiyorduk, metalci olmak marjinal olmaktı.
ne dotluklarımız ne de aşklarımız sahte değildi. paramız yoktu ama mutluyduk.
şimdi artık herşey gibi metalci olmak da yozlaştı efendim. şekilci insanlar arttı, bunu kullanmaya çalışıyorlar. ama yapay oldukları her hallerinden belli oluyor. bazısıyla tanışıyoruz, 40'a merdiven dayamış bir metalci olarak beni saçlarımın kısalığından ötürü eleştiriyorlar. takılmıyorum tabii, saygıyla karşılıyorum, siz daha babanızın bir yerlerinde değilken biz plaktan malmsteen, led zeppelin, deep purple falan dinlerdik, diyeceğim geliyor, diyemiyorum bozmak istemiyorum kimseyi ama durum böyle.
50'sine de 60ına da merdiven dayasam aynı müzikleri dinlemeye devam, neden mi, çünkü seviyorum, belki dış görünüşümle marjinal olamıyorum ancak hala, hayatın insana karşı olan düzen ve sistemine karşı duruyorum, ömrüm boyunca da duracağım, ha bana bunu kazandıran şey neydi, heavy metal...