türkiye tarihi

entry7 galeri
    2.
  1. bir varmış bir yokmuş. güneşin battığı yönde yaşayan çocuklar daha fazla misket kazanmak için dövüşmeye başlamış. sonra da bu dövüşün adına birinci dünya savaşı demişler. dövüşten sonra neredeyse herkesin ağzı, gözü kanamış. kazananlar olmuş elbet ama, aslında herkes kaybetmiş.

    sonra efendim, dövüşü kazanan çocuklar, bizim çocuklara demişler ki, verin tüm misketlerinizi. çünkü biz sizi dövdük. sonra dört bir yandan gelmişler anadolu'ya, misketleri almak için. o zaman anadoluda yaşayan çocuklar aslında çok yorgunlarmış, çok az misketleri varmış ki zaten. asırların yorgunluğuna rağmen, bazı çocuklar demişler, biz misketlerimizi vermeyiz, çünkü hile yaptınız. bu çocuklar çokmuş, hele bir tanesi mavi gözlüymüş, sarı saçlı.

    işte birbirlerine çok da fazla benzemese de, başka oyunları sevseler de, başka türlü düşünseler de, anadolu'daki çoğu çocuk birleşmişler ve demişler, vermeyiz misketlerimizi. güneşin battığı yönden gelen çocuklar da şaşırmışlar, almaya çalışmışlar yine de ama başaramamışlar. sonra gitmişler geldikleri yere ama 'sonra görüşeceğiz elbet' demişler.

    sonra efendim, misketler kurtulunca anadolu'da, tüm çocuklar çok sevinmişler. mavi gözlü, sarı saçlı çocuk demiş ki, 'yepisyeni' bir ülke kuralım, adı da türkiye olsun. ne kimse bizim misketimizi almaya kalksın, ne biz kimsenin misketini almaya yeltenelim. bazı çocuklar karşı çıksalar da, mavi gözlü çocuğun dediği olmuş.

    işte o ilk günler, türkiye denen gencecik ülke, hızla büyümeye başlamış. yanlışlar yapılıyor olsa da, ülkedeki çoğu çocuk mutluymuş. kendine güvenen çocukların ülkesiymiş, türkiye.

    mavi gözlü çocuk 'gazoz' içmeyi çok seviyormuş. çok gazoz içtiğinden karnı şişmiş, hasta olmuş, gitmek zorunda kalmış. o gittikten sonra, türkiye'deki çocuklar çok üzülmüşler. onu çok seven çocuklar, onun işaret ettiği yoldan asla ayrılmayacaklarına dair yemin etmişler. zaten bundan sonra değişmeye başlamış her şey.

    bundan sonra artık kendine güvenen çocukların ülkesi değilmiş türkiye, her yerde korkunun egemen olduğu bir ülkeymiş. amaçları ülkeyi, dışardan gelenlere karşı korumak olan 'sapanlı' çocuklar, kendi ülkerindeki çocuklara çevirmişler sapanlarını. öyle çok korku yayılmış ki ülkeye, çocuklar geceleri dışarı çıkamıyor, düşüncelerini rahatça konuşamıyorlar, hapse atılıyorlarmış. hatta sapanlı çocukların götürdükleri bazı çocukları, bir daha gören olmamış.

    tüm bunların içinde en üzücü olanı ise, ülkeye korku salanların, bunu ülkenin iyiliği için yaptıklarını sanmalarıymış. işte bu karanlık zamanlardan sonra çoğu çocuk, ( ki bunlar çok az misketi olan, zorluklar içinde doğan ve yaşayan çocuklarmış ) yavaş yavaş anlamaya başlamışlar olan biten birçok şeyi. korku ile yaşamak istemiyorlarmış artık.

    misketi çok olan çocuklar, hep yaptıkları gibi, yine korku şarkıları söylemeye başlamışlar. zaten misketleri bundan çokmuş. korku ülkesinde olmanın, az da olsa bir grup çocuğa getirileri olur çünkü. işte son bir kez daha korku yaymaya çalışmışlar, mavi gözlü çocuğun adını söylemişler, mavi gözlü çocuğu sevmediklerini iddia ettikleri çok çocuğa. ay ve hilalli bayrağı açmışlar, ay ve hilal ülkesindeki çocuklara.

    ama olmamış. artık değişmeye başlamış bir şeyler.

    işte efendim, şu yaşadığımız zamandır bu. değişimin zamanı. başka bir güzel çocuk, 'iyi kalpli üvey ana' demişti, cumhuriyetin simgesi ankara için. artık daha fazla üveylik yapmasın istiyor çocuklar. farklı da olsalar, birbirlerine benzemeseler de, bir arada yaşamak istiyorlar, bu güzel ülkede.

    korku olmasın daha.
    3 ...