evrenin yapıtaşı.
bing bang in gölgesinde kalan ama aslında evrenin ta kendisi olan, kelime manasını hala koruyan, akıl almaz küçüklüğü içinde sonsuz büyüklüğü ile mutlak evreni ifade eden, madde kavramının özü, kavram kavramının yapı taşı.
yaradanın sonsuzluğu idrak edilmeye çalışıldığında, onun varol iradesi ile ortaya çıkmış en temel unsura bakılmalıdır.
eksi yüklü elektronlar atomun çevresinde, bing bang esnasında oluşan ve evrenin motoru olan, enerjiye benzer bir enerji ile sonsuz bir devinimle dönerler. peki bunu hangi boyutsal aralıkta yaparlar. bir atomun çekirdeğini dünyasal algımızla algılayabileceğimiz bir portakal büyüklüğüne aktardığımız anda, etrafında dönmekte olan elektronların 1000 km lik bir alanda döndüklerini algılarız. atomun içinde öylesine bir yapı vardır ki, türkiye çapında bir alana yerleştirdiğimiz bir portakalın, tüm alanın kütlesinin yüzde doksan dokuzunu o portakal oluşturur, geriye kalan alan ise tam manası ile kütlesiz bir boşluktur. çekirdeği oluşturan protonlar ve netronlar, onları birbirine nükleer kuvvetle bağlayan kuarklar ve kuarklarında bağlayıcı unsuru olan yapıştırıcı olarak adlandırılan bir atom altı unsur daha keşfedilmiştir. bu unsuruda hesaba kattığımızda 1 üzeri eksi 17 sayısına ulaşır matematiğin sınırı. günümüzde insanoğlunun maddesel varlığını ifadelendirmeye çalışan, madde temelli dehalar, atomun 1 üzeri eksi otuz iki ile ifade edilen bir alanına kadar tam tanımlayamasalarda ulaştıklarını ve atomun mikro kozmosunun sonunu hala ufukta göremediklerini, yapıştırıcı olarak adalandırdıkları derin uzamdan sonra daha kaç tane temel unsurla karşılaşacaklarını şu anki fizik, kimyz ve matematik birikimleriyle insanlığın ifade edebilmesinin mümkün olmadığını ifade etmişlerdir.
bu ifade şu demektir, dördüncü boyutu takip eden ve atomun yapı taşları arasında kıvrılan bilinen altı boyutuda kapasayan atom altı dünya, evren kadar sonsuz bir kurgunun eseridir. evrene baktığınızda atomu, atoma baktığınızda evreni görmemeniz kör olduğunuz anlamına gelir. insanın atom içindeki yolculuğu, yüzyıllar süren evren algısı yolculuğuna tıpa tıp benzer. bir zamanlar evrenin merkezine dünyayı yerleştiren insanlar atomuda çekirdekle sınırlandırmışlardı ama çekirdeğin aysbergin görünen yüzü olmaktan bile çok uzak olduğunu yeni yeni kavriyoruz.
önümüzde gördüğüme inanırım düsturunu misli misli aşmış bir yaratılış gerçeği var ve bize inandığımı görürüm demek düşüyor.