hayatının anlamsızlığının içinde sürünürken insanın tek yapabildiği eylemsizleşmek. eylemsizliğin içinde yapacak bir şey bulamayıp filozofik düşüncelere salmak kendini. mazoşizm mi? hat safhada. herkesin yasakladığı, cıss dediği konulara hayal gücünün çocukluktan kalan ancak büyüme sürecinde çoktan kirletilmiş ve yozlaştırılmış dönüşümüyle... ve tamamen bir bebek saflığıyla tüm konuları yeniden ele almak... arayan arkadaşlar? figuran. hayatının erkeği? başarısız aktör. sen? milyarlarca organizmadan sadece biri. üstüne üstlük bu ne ironi, bu ne traji komedi, bu ne dram, bu ne fenomen ki hala düşünerek ve deneyimleyerek bulmaya çalışır insan hayatının anlamını ve metasını bazen de malzemesini. sürüklen dur hayat bu. iç sıç gez dolaş. hayat bu. üzül sevin kandırıkçı ve geçici duygular... kendi çöplüğündeki insanlarla beraber... yasak cıss bunlar evet. ama söylüyorum. yaşamın yaşamanın hiçbir anlamı yok. elimizdeki her şey geçici ve çocuk avuntusu. bütün yüzleriyle bildiğimiz gerçeği bırakın, hiçbir doğru yok. spontane, gelişigüzel, hiçbir farklılığı olmadan birbirinden başkalarının anılarını tekrar ediyoruz sadece. bir şeyler dur diyene kadar bize; yürüyoruz, koşuyoruz, düşüyoruz, kalkıyoruz sadece.