baba ocağı'nın devamı niteliğinde olduğuna artık iyice kanaat getirdiğim mal dizi.
- aynı abartılı ege şivesi.
di mi? ege'nin köylerinde şivesiz konuşmayan tek bir insan dahi yok. hem de bu kadar abarta abarta?
he, şive olur. şehirdeki insan da şiveyle konuşur ara ara. ama köylerde bile bu kadar abartılı şive yok. ok?
nerden uyduruyorsunuz bunları bilmem ki.
- aynı abartılı ve alakasız köylü kıyafetleri. folklor ekibi gibi geziyor di mi köydeki insanlar? hassiktir diyorum hassiktir.
o basma elbiseler falan ne öyle ya? genç kızlar hala böyle mi giyiniyo olm? nerde yaşıyonuz siz?
köy atmosferi yaratacağız diye sıçmışsınız. böyle el değmemiş, dış dünyayla alakayı kesmiş köy mü var?
şehirde ne modaysa, köyde de o moda artık şimdi. şehirde ne varsa, köyde de o kıyafet var. bir de burda bahsi geçen köy bir ege köyü. oldu canım başka? insanlar hiç tv falan izlemiyo köylerde. internet, cep telefonu falan hiçbir şey yok. böyle kendilerini kapatmışlar dış dünyaya, öyle basma kıyafetler, naylon ayakkabılarla yaşıyorlar. hanginizin 2010 yılının köy tasviri bu senaristler?
tiksindim artık şu "köylü kızı" basma, allı güllü elbiseler giyer, ayak bileğine kadar çorap ve terlikle dolaşır, rüküştür klişesinden.
bizim köylerimizde kimse "küçük sırlar" ne biliyim "aşk-ı memnu" filan izlemiyo zaten. orası apayrı bi türkiye.
