isveçli yazar ketil bjornstad'in iskandinav ülkelerindeki yabancılaşmayı ve yalnızlığı arka plana koyarak genç bir piyanistin ve bir grup piyanist arkadaşının hayallerini izleme hikayesini anlattığı romandır. fonda bol bol schumann, bach dinlersiniz.
beril yalçın'In kritik yazısı şöyledir:
Piyanonun tuşları insanı büyüleyebilir. Hiç dokunmamış biri için, o beyaz-siyah, kusursuz bir düzene sahipmiş gibi duran tuşlar çok çekici gelebilir. Onlara elinizi sürmek; sessizce varoldukları ve sabırla piyanistlerini bekledikleri kaderlerinde sizin için de bir yer var mı diye fal bakmak istersiniz. Siz müziği çok sevseniz de, müzik sizi sevecek mi, o büyüleyici dünyasının içine alacak mı diye merak edersiniz. Yeterince iyi misiniz, yeterince güçlü müsünüz, yeterince istekli misiniz? Norveçli müzisyen ve yazar Ketil Bjørnstad'ın yazdığı Müzik Uğruna, hayatlarında müziğin önemli bir rol üstlendiği bir grup genç insanın öyküsünü anlatırken, müzik sevgisinin ne olduğu, ne anlama geldiği ve aslında ne anlama gelmesi gerektiğine dair soruları da akla getiriyor.
Bir hırs mıdır müzik? Belkilere, şansa, tesadüflere bırakılabilecek bir şey midir? Çok çalışmak insanı müzisyen mi yapar yoksa 'icracı' mı? Aradaki farkı kim belirler, kim hisseder? Ve neden bazı aileler, anne-babalar, öğretmenler ya da organizatörler, on sekiz yaşına bile basmamış gençlerin hayatlarına, müziğin güzelliğini değil de seyircilerin takdirini yakıştırırlar? Kitapta söz konusu olan, konserlere eğlenmek için giden bir izleyici kitlesi değil. Onların dünyasında, 'hep beraber çalalım, söyleyelim, hatalı çalıp söylesek bile hep birlikte müziğin keyfine varalım' gibi bir duygu yok ne yazık ki. Gencecik piyanistleri bekleyen 'kader', şöyle bir topluluğun insafına kalmış: Hepsi de koltuklarında oturan ve saatler boyu da oturacak olan, verecekleri iyi-kötü herhangi bir tepkiyi en sondaki güçlü veya 'lütfen sunulacak' alkışlara saklayan bir izleyici kitlesi... Kitapta 'canavar' olarak da anılan kitle... Bugün de varolmaya devam eden, 'klasik müzikte çıt çıkmaz, konsantrasyon bozulursa her şey mahvolur' düşüncesine sımsıkı sarılmış, bu insafsız kaderi sorgusuz sualsiz kabul etmiş ve müzisyeni bir gün, bir gecede yargılayıverme gücünü elinde tutan kitle...