sosyalizm piyasa ekonomisine karşıdır. çünkü piyasa ekonomisinde pazara sunulan ürünün meydana getiriliş süreci sakattır. göbekli para babaları, haraç mezat satın aldıkları hammaddeyi, fabrikalarında kölelerine ürettirirler. Bu üretim sürecinde en önemli artı değer kölelerin üzerinden elde edilir. marks buna, emek sermaye çelişkisi der. liberallerin "hepimiz aynı geminin insanlarıyız" yalanı tamda burada başlar. ortada büyük bir pasta varmış, pasta pazarmış, pazar ne kadar büyürse hepimize daha fazla pay düşermişşşşş. ninniye kısa bir ara vererek, tebessüme neden olan sakıp ağanın söylediklerini hatırlıyorum şimdi. " şu bahçemdeki adam bile benden daha mutlu, hiç değilse o bütün gün çiçekle böcekle uğraşıyor". işte sermayenin insana biçtiği değer.
yani sabancı daha fazla yatırım yapacak, yeni piyasalara yeni ürünlerle girecek ve bir gün "ulan çok kazandım, şu servetide çalışanlarımla bölüşeyim artık" diyecek...
ninniye nokta. şimdi gerçekler. pasta büyür, zira sermayenin sınırları yoktur. ülke tanımaz. kendi kuralları ile oynamayı sever. kural ise kuralsızlığın ta kendisidir. sigortasız adam çalıştırır, asgari ücrete mahkum eder vs vs.
pasta büyür hemde işsizler ordusuyla birlikte. çünkü sermayenin her zaman üç kuruşa çalışacağı kölelere ihtiyacı vardır.
şimdi gelelim sosyalist ekonominin, ekonomiyi küçültmesi sorunsalına.
uzaya ilk insanı çıkarabilmiş bir sistem, işsizliğin devlet tarafından yasaklandığı, eğitimin ve sağlığın devlet güvencesinde olduğu, her kesin başını sokabileceği bir eve sahip olduğu bir sistem, evet size karun kadar zenginliği vaad etmez. ancak birşeyi hatırlatır bize. oda insanoğlunun bu dünyaya patronları zengin etmek için gönderilmediği gerçeğini...
sizce hangi sistem daha insani?