galatasaray'ın neredeyse tüm kazandığı topları en geride toplayıp hızlı 3-4 pas ile fenerbahçe kalesine hızlı hücum organizasyonu olayını neredeyse maçın genelinde sürdürdüğü bir maç izledik. maç içerisinde sabri'nin elano'nun, ayhan'ın über geri pas gibi geri dönüşleri esasen kalabalık defansın dağıtılması amaçlı taktiksel hareketlerdi bana göre. zira fenerbahçe maçın genelinde ileri çıkışlarını istediği gibi yapamadı. spikerin de söylediği bir bakıma doğruydu bu noktada. hagi ve tugay ikilisinin nasıl bir taktik anlayışla takımı sahaya sürdüğünü kestirmek zordu. kim hangi anda oyuna müdahale etti galatasaray adına belirsizdi. nitekim aykut kocaman'da bu dengesiz ve ne yapacağı belirsiz takıma karşı temkinli davranmak adına orta saha ve defansı yaklaşık 35-40 metrelik alana hapsetti. bu da galatasaray'a rahat rahat oyun kurarak hücum yapma şansı tanıdı. nitekim hagi tugay ikilisinin yukarıda bahsettiğim taktiği pek bir güzel işe yaradı. defansın kalabalıklaştığı anlarda topu geri çekip defans orta saha bloğunu birbirinden uzaklaştırıp kısa ve direkt ayağa yapılan 3-4 pas organizasyonları ile fenerbahçe kalesinde tehlikeler yarattı.
şimdi çıkıp hiç bir fenerli demesin ki yine yenemediler. 11 sene oldu bla bla. maçı nevizade'de izledim. oradaki fenerliler ilk yarı sonunda sikittirilmekten korkmuş, resmen yusuf yusuf modunda sikmeseler bari modunda maçı berabere tamamlamanın hesaplarını yapar halde. düşünün siz stadın içindeki taraftarı. hepsi elleri açmış yaradana dua eder halde. bir kere psikolojik olarak yıllardır süregelen üstünlüğü kaybetmiş fenerbahçe. devre arasındaki görüntüler bunun adeta kanıtı. ilk yarı sonunda hiç bir fenerli maçı galip tamamlamayı düşünmedi, düşünemezdi de. değil taraftar, futbolcular bile bu beklenmeyen özgüvenli galatasaray karşısında gol yemeden ve mağlup olmadan maçı nasıl tamamlarız düşüncesindeydi.
galatasaray cephesinde ise durum bambaşka.
maç öncesi arkadaşın tekine "olm hagi ve tugay bu ligin havasını suyunu iyi biliyor, hafta ortası teknik adam değiştirmiş bir takım yenilse de kimse üzerine fazla gitmez bunların. kafaları rahattır bu konuda. hagi çıkıp topçulara : çıkın oynayın, kaybedecek bi bokunuz yok" derse galatasaray burdan başı dik çıkar demiştim. tahminen böyle bir mevzu gerçekleşti. çünkü anormal bir özgüvenle oynuyordu galatasaraylı futbolcular. elano ve sabri'nin sırıtmadan sağ kanattan yaptıkları bindirmeler, ayhan'ın sol tarafta ve zaman zaman orta alanda kafasına göre takılması, geri dörtlünün yeri geldiğinde duvar olup yeri geldiğinde kontraya çıkması bunun en büyük göstergesi oldu.
takım maça gayet rahat çıktı. belirli bir taktik mutlaka mevcuttu ama rahat ve özgüvenli bir şekilde çıktıklarında karşılarındakinin kim olduğu ya da yılların getirdiği psikolojik baskının bir önemi kalmıyor.
tabi bir noktada belirtmeden geçemeyeceğim, sonuçta tugay ve hagi ikilisi bu ligin uzun yıllardır havasını suyunu bilen insanlar olarak galatasaray'ı kadıköy'de fenerbahçe'nin her zaman yaptığı çirkef ve tahrik eden anlayışla oynatması. gözüme takıldı emre bu maçta pek bir varlık gösteremedi. zira rakip takımın başında piri hagi vardı.
hagi dinsizin hakkından imansız gelir mottosuyla galatasaray'ı biraz da fenerbahçe'den baskın şekilde çirkef olacak şekilde sahaya sürmüş. nitekim bunu maç boyunca da gördük. daha fenerbahçeli futbolcular özellikle emre çirkefleşemeden kendilerine çirkeflik yapıldığını görünce apışıp kaldılar.
sabri konusuna özellikle değinmek istiyorum.
adamla geçilmeyen taşak kalmadı yıllar yılı ama stoch ve niang'a karşı tek top kaybetmedi. evet bütün maç boyunca sabri kusursuz kademe yaptı ve fenerbahçe sol kanadını kullanamadı. keza aynı sabri ofansif olarak da elano ile gayet güzel paslaşmalar yaparak hücuma katkıda bulundu.
izlemekten keyif aldığım bir maçtı. özellikle 2. devre başından 65-70. dakilalar arasında fenerbahçe'nin de oyuna ortak olarak maçın izlenilebilirliğini artırdığı göz önüne alındığında derbi sıfatını hak eden bir maç oldu.
üzüldüğüm nokta bu kadar poh pohlanan bir fenerbahçe'nin ilk devre duran toplar dahilinde neredeyse kaleyi bulan şutunun olmayışı. fenerbahçenin galatasaray kalesine ilk hücumu hakemin teyyareden paraşütle indirdiği 2 serbest vuruş sayesinde olunca haliyle düşündürmüyor değil. alex alex diye yıllarca kafamızı siken fenerbahçe taraftarına da iki çift sözüm olacak. yahu sizin bu alex dediğiniz adam göbeği önde yürüyen(!) sergen yalçın kadar iyi bir topçu değil. kısmeti ve şansı var goller atıyor, attırıyor. fakat büyük takımlarda muadili olmadığı için. az buçuk düzgün top oynayan bir takıma karşı hiç bir varlık gösteremediğinin artık farkına varın ve yönetiminizden doğru düzgün, hooijdonk gibi ligin üzerinde kalitesi olan bir orta saha oyuncusu getirmelerini isteyin. zamanında ne güzel ortega'yı getirdiniz sevindik hepimiz türk futbolu adına. ulan senelerdir şu vasat topçuyu ilah sayıyorsunuz ya yanarım ona.
neticesinde son yıllarda seyredilen keyifli derbilerden birisi olarak akıllara yer etmiştir. iki takım futbolcularını da tebrik ediyoruz.