1997'de Adana'ya yeni açılan büyük bir mağazada, Sonic oyun Cd'si almak istedim. Ama bilgisayarıma uygunluğu konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Cd'nin arkasında yazanlardan da bir bok anlamamıştım. Bilgisayarımın özellikleri Pentium100 - 850Mb HD - 8Mb Ram idi. Yanımda, Cd raflarına bakan bir adam gördüm ve ona sordum;
- Abi, bişe sorabilir miyim?
Cevap olarak "English please" dedi. Ben de içimden "rraa yedik" dedim. Sonra, incirlikte asker olduğunu düşündüğüm adama, lise hazırlıktan kalma bilgimle, Eşşek ingilizcesiyle derdimi anlattım (gibi bişe)
- My computer is eight megabyte. Yani ram. Yani ram of the my computer is eight. And pentium one hundred megabyte. No no no! Sorry. Not megabyte, only pentium one hundred.
Ve Cd'yi uzattım. Adam kahkaha atarak Cd'yi elimden aldı, okudu, bana Erbakan'ın yaptığı gibi başparmağını gösterdi ve "OK" dedi. Ben de müthiş English Conversation'umdan bahsetmek için heyecanla annemle babamın yanına koştum.
NOT: annem ve babam hâlâ, o gün adamla onbeş dakika sohbet ettiğimi sanıyor. Ve sohbetin sonunda da adamın bana "Your english's very very good"dediğini... Çünkü onlara öyle anlattım.