barnabas incili

entry84 galeri
    28.
  1. --spoiler--
    1981 yılında Şırnakın Uludere ilçesindeki bir mağarada avdan dönen köylüler bir kitap buldu

    Kitabı alan Babat Aşireti Lideri Korucubaşı Hazım Babat`ın babası Ferhan Babat kime götürse kitapta ne yazıldığını çözemedi.

    Kitabın papirüse yazılı iki sayfası Aramice uzmanı Hamza Hocagile götürüldü. Hocagil, kitabın Süryani alfabesiyle Aramice, yani Hz. isanın dilinde yazıldığını söyledi. Kitapın Barnabas incili olduğunu anlayan Hocagil, ilk cümleleri tercüme etti:Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık âlemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhul Kudüsle Meşahaya vahyolunanı tıpkı isadan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.

    Ve asıl hikâye bundan sonra başladı...

    Varlığı özellikle Hıristiyan ve Müslüman ilahiyatçıları arasında da tartışma konusu olan Barnabas incilinin ucu Ergenekona ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesine kadar uzandı... Bu iddialar, çalışmalarını ABDde sürdüren araştırmacı-yazar Aydoğan Vatandaşın önümüzdeki günlerde Timaş Yayınlarından piyasaya çıkacak olanApokrifal` (Halktan gizlenen) adlı kitabında yer alıyor.

    Yıl 1981... Yer Şırnak, Uludere...

    Barnabas incili`nin hikâyesi avdan dönen köylülerin Uludere yakınlarında bir mağaraya girmeleriyle başlıyor. Köpekleri mağarada kaybolan köylüler, köpeklerini aramaya başlıyor. Köpeğin sesi çok derinlerden geliyor; mağaranın içindeki bir kuyudan. Bir urgan alıp, kuyunun içine giriyorlar. Karşılaştıkları manzara ise tüyleri diken diken etmeye yetiyor. Köylüler, taştan yontma bir oda içerisinde bir lahit ve bazı eşyalarla karşılaşıyorlar.

    Önce Hz. isaya ait bir madalyonu çıkarıyorlar. Lahitin kapağını açıyorlar; bir ceset ve üzerinde bir kitap. Buldukları kitap Babat Aşireti Lideri Korucubaşı Hazım Babatın babası Ferhan Babatın eline geçiyor. Ferhan Babatın kitabın tarihi değerini anlaması uzun sürmüyor ancak kime götürdüyse kitapta yazılanları çözemiyor. Papazlar dahil kimse kitabın hangi dilde yazıldığını anlamıyor.

    Bu kez Babat, kitabı satmak için girişimlerde bulunuyor. Dönemin Malatya Milletvekili ismail Hakkı Şengülere bahsediyor kitaptan. Şengüler kitabı inceliyor ve kitabın önemini anlamak için iki sayfasını filolog Hamza Hocagile götürüyor...

    Kayıp kitapla ilk temas

    Hamza Hocagil, Aramice uzmanıydı. Aramice, Hz. isanın ilk öğütlerini verdiği dildi. Hamza Hocagil, Türkiyede bu dile vakıf birkaç kişiden biriydi. Hâlbuki Hıristiyan aleminin kabul ettiği dört incilden hiçbirinin Aramice orijinali yoktu. Tümü Grekçeden yapılan tercümelerden oluşuyordu. En eskisi de dördüncü yüzyıla aitti.

    Hocagil, papirüs üzerine yazılan sayfaları inceledikten sonra, yazının Arami dilinde ve Süryani alfabesiyle kaleme alındığını tespit ediyor. Ve kitabın ilk sayfasını tercüme ediyor: Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık âlemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhul Kudüsle Meşahaya vahyolunanı tıpkı isadan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum.

    Hocagil, Malatya Milletvekili Şengülere heyecan içindeBu kitap Barnabas incilidiyor. Ve Şengüler, Barnabas incilini satın almak için Ferhan Babata 280 bin doları ödemeyi kabul ediyor. Hocagile göre bu eser, iki bin yıllık kayıp otantik incildi. incil, Hz. isanın vahiy kâtibi Aziz Barnabas tarafından yazılmıştı!

    incil, Özel Harp Dairesi`nin kasasında

    Peki bundan sonra ne oluyor? işte Hollywood filmlerine taş çıkartacak hikâye asıl buradan sonra başlıyor. Kitabın yazarı Aydoğan Vatandaş, Hamza Hocagille görüşüyor ve sır perdesini aralıyor. Hamza Hocagil yaşananları şöyle anlatıyor:Ferhan Babatla anlaşmaya varılmıştı. Diyarbakır Milletvekili ihsan Arslanın babası Mehmet Ali Arslan ile birlikte incili teslim almaya gittik. Ancak o sırada beklenmedik bir şey oldu. incil bize teslim edilemeden jandarmanın eline geçti. iki yıl boyunca jandarma karargâhında saklı tutuldu. Daha sonra Kemal Başer Paşadan alınarak Genelkurmay Özel Harp Dairesinin eline geçti.

    Hamza Hocagil, her şeye rağmen Barnabas incilinin peşini bırakmamıştı. Hocagil, dönemin başbakanı ve hemşehrisi Turgut Özala 1996 yılında konuyu açtığını söylüyor: Konuyu kendisine anlattıktan sonra beni Özel Harpçi Orgeneral Sami Karamısır Paşaya gönderdi. Önce beni epey sorguladılar, amacımın ne olduğunu anlamak istiyorlardı. Ben kitabın sadece tercüme boyutuyla ilgilendiğimi söyledim. Ardından istanbul Balmumcuda bulunan Özel Harp Karargâhında Sami Karamısır Paşa ve MiT Müsteşarlığı da yapmış olan ve hâlen hayatta olan Hayri Ündül Paşanın görevlendirmesiyle tercüme çalışmasına başladım.

    Bu görevlendirmenin ardından Hamza Hocagil Ankarada bulunan, o zamanki adıyla Özel Harp Dairesi Başkanlığına gidiyor: Kitabı ilk orada gördüm. Birkaç demir kapıyı aştıktan sonra ulaşılan bir yerdeydi. Kitap, 1987 yılında Sami Karamısır Paşa ve Hayri Ündül Paşanın bilgisi dahilinde istanbul Balmumcuda bulunan Özel Harp Karargâhında tercüme etmem için bana verildi. Ben burada her gün tercüme çalışmalarını yapıyordum. Tercüme parası da bana Harp Akademileri Komutanı Nahit Şenoğul Paşa tarafından veriliyordu. Nahit Paşa daha sonra bana Harp Akademilerinde Koruyucu Envanter dersleri de verdirtti. Bu süre içerisinde incilin 19 sayfasını Özel Harp Dairesine bağlı subayların kontrolünde inceledim

    On Emir`in yerini bildiriyor

    Hocagil, Barnabas incilinde nelerin yazdığıyla ilgili de şunları söylüyor:Tevhitten başka bir şey yoktu. Zikrullah vardı. ibadet etmenin önemi, Allaha eş koşmama, bu arada komşulara yardımcı olma, Lut Kavmi ile ilgili bazı uyarıcı bilgiler ile ilgili ibret alınmasını öğütleyen bir kıssa vardı. Dikkatimi çeken bir şey daha vardı. Ayette,Bir peygamber gelecek, ona tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak(!)diyordu.

    Hocagil, Barnabas incilinin son sayfasında, Aziz Barnabasın bu incili dört nüsha olarak yazdığını ve diğer üç nüshanın da yerlerini belirttiğini söylüyor: incillerin biri israilde, diğeri Arabistan Yarımadasında diğeri ise Kuzey Irakta Süleymaniye Zaho taraflarındaydı. Orgeneral Nahit Şenoğul Paşanın verdiği Barnabas incilinin son sayfalarında Hz. Davutun kendi eliyle yazdığı Aramca Zebur ve Hz. Harunun bakır levhalara yazdığı On Emirin nerede olduğuna ilişkin bilgiler de vardı.`

    Veli Küçük adı burada da karşımıza çıktı

    Hocagil, Hz. Davutun Sarayında bulunan incili de tercüme ettiğini söylüyor: Bu tercümeyi Almanca ve ingilizce olarak Yunanistandaki Markos Yayıncılık için yaptım. Genelkurmaydaki incille israilde bulduğumuzun tek farkı tefsirli oluşuydu. Barnabas, Uluderede bulunan incile bazı şerhler düşmüştü. Tercüme parası olarak 15 bin dolara anlaşmıştım.

    Hocagil, Markos Yayıncılıkla aracı olanın ise ismini söylüyor. Bu isim, son günlerde adını sıkça duyduğumuz Ergenekon Soruşturmasının bir numaralı sanıklarından: Aracı, Adem Taşdemirdi. Taşdemir, Ergenekonun kilit ismi Tuncay Güneyle birlikte cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak iddiasıyla gözaltına alınmış, daha sonra serbest bırakılmıştı. Taşdemirin bir özelliği de Emekli Tuğgeneral Veli Küçükün yaveri olmasıydı!Hamza Hocagilin bir başka iddiası ise Barnabas incilinin hâlâ Genelkurmay Özel Harp Dairesinde olduğu yönünde...

    DÜNYAYI SARSACAK KiTAP: Apokrifal - Kayıp Kitap
    Bu kitap hem Türkiyeyi hem de Hıristiyan dünyasını sarsacak: iNCiLin orjinali bulundu. israil Cumhurbaşkanı isak Rabin`in torunu Viktoria Rabin bu vesile ile müslüman oldu ve katledildi!

    1981 yılında Hakkari`de köylüler tarafından bir mağarada lahit içerisinde eski bir elyazması bir kitap bulunur. Aramice uzmanı Doç. Dr. Hamza Hocagil kısa süre sonra söz konusu metnin Arami dilinde fakat Süryani alfabesiyle yazılmış bir incil metni olduğunu anlar.

    Birinci yüzyıla ait otantik incilin ortaya çıkması tüm dinleri ilgilendiren bir konudur. Gerek Hz. isanın tarihselliğinin, gerekse de incilin Kuranla ne denli uyumlu olduğunun kanıtlanması çeşitli çevreleri rahatsız etmektedir. Hocagil 1983 yılında Özalın girişimleri ve Özel Harp Dairesinin kontrolünde incil`i tercüme etmeye başlar. Ancak tercüme süreci bir süre sonra durdurulur.

    Ancak incilin son sayfasında Aziz Barnabasın söz konusu incili dört nüsha olarak yazdığını fark eden Hocagil, Nahit Şenoğul Paşanın yardımlarıyla bu kez diğer 3 incil`in peşine düşer. Ardından biri hariç diğer 2 incil de bulunur. Uluslar arası istihbarat örgütlerinin müdahil olduğu bu inanılmaz olaylar dizisinde olaya karışan bazı isimler hayatını kaybeder.

    incillerden biri israilde bulunur. israil nüshasını bir Alman firmasının sponsorluğunda, israil Cumhurbaşkanı isak Rabinin torunu Viktoria Rabin ile birlikte çıkarır. Viktoria Rabin, incilin gerçek nüshalarını okuduğunda Müslüman olur. Fakat yaptığı kazı çalışmalarında 10 Emir ve Zeburun izini sürerken, Etiyopyalı bir zenci tarafından öldürülür. israilde bulunan incil önce Vatikana satılmak istenir. Vatikan adına incil ile igili görüşmelerde bulunan Kardinal Mario,açıklanamayan bir sebeple` hayatını kaybeder. Olaylar, gizli bir örgütün planlaması ile çok farklı boyutlar kazanır.

    incil bu kez, bir yayınevi üzerinden Yunanistan`a satılır.

    Olay, Kıbrısta bulunan güvenlik güçlerinin 1996 yılında Kıbrısta Aziz Barnabasın mezarını soydukları iddiası ile farklı bir boyut kazanır. Askerler mezardan ne almışlardır? KKTCde soygunu araştıran Gazeteci Kutlu Adalı, aldığı tehditlerden kısa bir süre sonra öldürülür. Kutlu Adalının eşi ilkay Adalı cinayeti Avrupa insan Hakları mahkemesine götürür ve Türkiye olayın aydınlanması için gereken özeni göstermediği gerekçesiyle mahkum olur. Adalı öldürülmeden kısa süre önce, Abdullah Çatlının Kıbrısa geldiği tespit edilir. Adalı Davasında projektörlerin çevrildiği isimlerden en ilginci de, Türk Silahlı Kuvvetleri adına iki Ergenekon zanlısını ziyaret eden Korgeneral Galip Mendidir. Şu anda Korgeneral rütbesinde olan Mendi, o sırada KKTC Sivil Savunma Teşkilat Başkanıdır.

    Bugün, Aramice Uzmanı Hamza Hocagilin Genelkurmay Başkanlığı Özel Harp Dairesinde özel güvenlikli bir bölümde saklandığını iddia ettiği nüshalar açıklanırsa, dinler tarihi başta olmak üzere, tarih yeniden yazılacaktır.

    Aramice uzmanı Hamza Hocagilin Barnabas incillinden yaptığı tercümenin dinler tarihini değiştirecek nitelikte olduğunu duyuyor, Kültür eski Bakanı Atilla Koçun (sevmesem de söylediği sözün hakkını vermek gerekir) kendisinden projesi için destek isteyen Aydoğan Vatandaşa "Sen Hristiyan dünyasının ayağının altındaki halıyı çekmeye çalışıyorsun. Biz bu işte olmayız" mealindeki sözlerini dikkatle okuyorsunuz.

    Ayrıca köylüler tarafından bulunan mezardaki mumyanın da çok iyi korunmuş olması dikkatinizi çekiyor.

    Gerçek incili anlatan bir eser olmaktan öte bilgi, belge ve açılımlar içeren kitap, malümatfuruş bir yapıya bürünmekten de imtina ile korunmuş.

    inciller ile alakalı önemli bir literatüre de vakıf oluyorsunuz. Manuscript ile Versiyon arasındaki farkları algılıyor, incil`in tarih sürecinde ne tür tercüme çalışmalarına dahil edildiğini müşahede ediyorsunuz.

    Vatikan bir kardinalini Viktorya'ya gönderir. incil'i 350 bin euro karşılığında satın almak istediklerini bildirir. Viktorya buna razı olmaz. Bunun üzerine ABD'de tanıştıkları Yunanlı bir yayınevi sahibi ile (Markos Yayıncılık) yayınlanmak şartı ile daha düşük bir fiyata anlaşırlar.

    Hamza Bektaş Türkiye'ye döner. Kitap o gün bugün hala yayınlanmamıştır.Bir süre sonra Viktoria Rabin öldürülür.Bektaş israil gizli servisinin kendisini tehdit ettiğini söyler ama bu tehditlerden bir şey çıkmaz. Aziz Barnabas incili'nin üç nüshasını da gören Bektaş'a bir süre sonra kanser teşhisi konur. Bektaş hikayesini gazeteci Aydoğan Vatandaş'a anlatır.Bu hikaye Timaş yayınlarından APOKRiFAL adıyla Eylül 2008 tarihinde yayınlanır.
    Anlatılanlar Genelkurmay Başkanlığı tarafından hala yalanlanmamıştır…
    --spoiler--
    0 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük