başörtünden utanma anne,
sadece sen istediğin içinse,
başın örtülü ya da örtüsüz fark etmiyorsa,
başındaki örtünün altında değilsen utanma,
başörtünden utanma anne...
başörtünü kullandırma anne,
başındaki örtüyle aklını sarmalarına,
seni, örtü ile bezeli bir dünyaya mahkum etmelerine,
o dünyada zenginlik olan farklılıkları, savaş sebebine çevirmelerine,
başörtünün üzerinden rant sağlamalarına izin verme anne.
başörtünü kullandırma anne...
anne;
başörtünden utanma derken kokuşmuş zihniyetini ayakların altına dökenlerin yüzüne bakma, ayakların altına bak ve gör ne demek istediğini,
aslında sana düşündürmek istediği şudur;
''başörtünden utanmanı isteyenler var, kimilerine göre utanılacak bir bezdir, çünkü kimileri bunu kullanır, seni ve senin inancını sömürür, aklını hiçe sayar, insanlığının kanıtı olan hür iradeni elinden alır sana sürdüğü göz boyası ile, ve bu bence utanman gerektiğini gösterir.''
demektir, başörtünden utanma anne demek.
şu amacı taşır anne;
başörtünü sana verdik, sen de bize minnet duy. bunu elinden almak istediklerini düşün ki, kör ol ve körü körüne bağlan, aslında bir durup düşündüğünde asla bağlanmayacağın kesime. bunu yap, çünkü ben çıkarlarım doğrultusunda destekliyorum, ben para için, bunlardankurtulmak için bunları destekliyorum, oturmayacağım direği kaldırıyorum kendi ellerimle...
...
işte sana dedikleri ve amacı budur anne,
ne kadar evlat diyebilirsin şimdi bu hayırsız velede?
cüneyt ve ya özdemir birleşip ateş olsa,
durduğu yerden fazlasını yakabilir mi anne?
yakamaz...
işte bu yüzden bir kıvılcım da sana sıçratarak yakmak istiyor anne.
sana anne diyorum çünkü;
sen bir evlat hakediyorsun, seni bir kıvılcımla yakıp alevini söndürmeyecek birini değil...
aklıma geldi anne,
pokemon vardı, hatırlar mısın?
charmender, bir kaya üzerinde, yağmur altında ölmek üzereydi. kuyruğundaki alev söndüğünde, hayat bitecekti onun için... ash ile karşılaştı, ve ne yaptı? hayatta kalmak adına onu yaktı mı? kendini düşündüğü kadar karşısındakini de düşündü. işte bu yüzden biz sevmiştik charmender'ı.
bu sözüm ash'e;
o kaya üstünde charmender ile değil de cüneyt özdemir ile karşılaşsaydın da, görseydin ebenin kulak çınlamalarının rengini...
...
anne;
şunu unutma,
başörtün zaten senin olandır, kimse sana bunu veremez, ve alamaz, buna hakkı yoktur...
bir gün çıkar ya bir hayırsız evlat, der sana, anne sana başörtüsü vereceğim;
kanma! inanma o çocuğa!
zaten senin olan başörtünü vermesi için, ilk önce alması lazım o çocuğun;
aldırma! aldırma güzel annem, harama uzanan elleri yıkamadan, dokundurma başörtüne, sana...