lütfen bu hanıma haddini bildiriniz lafından hemen önce söylenen ve bülent ecevit'in yaşadığı ömür boyunca en sert ses tonuyla söylediği, "oeh bülent yaşıyormuş yaa" repliğini tarafıma attıran cümledir. demek insanın sesi istemediği bi şeye böylesine çıkabiliyormuş. o ses, keşke amerika başkanların geldiğinde de, ucuna iliştiğiniz koltukta oturduğunuz yerden öylesine çıkabilseydi..
cümledir bu. lakin sayın bülent ecevit, "meclis, türk milletini temsil eder" lafını anlamamış olacak ki,ya da o gün orda istemedeği hiç bir zaman da içine sindiremediği o görüntüyü içselleştirmiş olacak ki, bu şekilde dile getirmiş ve o gün orda haddini bildirtmek istediği kadının "türk halkında yıllardır var olan başörtüsü" geleneğini bi çırpıda sikip atmıştır kendince.
konu halolunmuştur.
ama aynı ecevit, tayyibe gülek için bunu yapmamıştır. oysa tayyibe gülek de cemaate yakınlığıyla bilinen birdir, abd vatandaşıdır. kavakçıdan tek eksiği ya da fazlası saçının açık ve makyajlı olmasıdır.
şimdi, okunuyor sayın ecevit. o kurduğunuz yıllarca şeriat gelecek korkusuyla susturduğunuz, bir bir adım adım din'inden birliğinden koparmaya çalıştığınız bu halk, ve o başı kapalı kadınlar bu meydanı okurken, arkalarında milyonları da önlerine katıp haklarını arıyor.
siz meydan okuma deyin ben buna kişisel özgürlük ve haklı davaları diyorum...
burdan başörtüsünü de geçenlerde selamlayan askere de tek lafım