görüntüde eşitlik sağlamaya yönelik uygulama gibi yansıtılan düşünce.
ülke sevgisi, millete borç tamam güzel hoş tamam da kimse göbek atarak askere gitmiyor, gitmez. okulunu yeni bitirmiş ve hayatını kazanmaya başlayan üç otuz paraya bir yerde işe girip alnının teriyle ekmeğini aşını kazanan, bu arada evlenen barklanan, allah kısmet ederse de çoluk çoluğa karışan, vergisini veren, devlete karşı yükümlülüklerini yerine getiren insan mıdır ülkesine en yararlı kişi? ya da 8-12-15 ay askerde kalıp çer çöp toplayan bir kuruş kazancı olmadığı gibi memlekete de yük olan insan mıdır?
tamam, askeri bazı ihtiyaçlar var ve bunun yerine getirilmesi için profesyonel meslek sahiplerinin askere alınmasına ihtiyaç görülmekte. seferberlik ya da savaş hali gibi olağanüstü durumlarda ya da ülke savunmasının gerektirdiği anda ülke hizmetine sunulacak gücün bir şekilde eğitilmesi gerekmekte. terörle mücadelenin de belli bir nitelikli sayıda yetiştirilmiş askere ihtiyaç gösterdiği ortada.
hepsi iyi hoş ancak süresi nedir bunun, ya da kaç asker ihtiyaca uygun bir sayı olarak görülebilir? insanların son derece güç ekonomik koşullarda iş bulup çalışabildiği ve ancak açlık sınırında bir geçim imkanı sağlayabildiği bir ortamda yetişmiş genç nüfusun 1 yıl, 1.5 yıl zorunlu bir yükümlülük altına alınmasının bu ülkeye ya da kişiye herhangi bir ekonomik ya da sosyal bir getirisi var mıdır? güvenlik anlanmında sayısal üstünlüğün bugünün dünyasında ifade ettiği bir anlam var mıdır? 600 bin asker yeterli midir ülkenin savunması için? ya da 1 miyon? peki ya 6 milyon yeterli mi? 10 milyona ne dersiniz?
ülke savunması bir ingiltere'den bir fransa'dan daha zor sağlanabilecek değildir, kimse kimseyi kandırmasın. terörle mücadelenin de sınır bölgelerine yerleştirilecek profesyonel birliklerce yapılacağı geçtiğimiz aylarda kabul edildi. o halde sınır güvenliği dışındaki güvenlik ve standart askeri güç için gerekli asker sayısının düşürülmesi ya da süre anlamında zorunlu hizmetin temel eğitimle sınırlı kalmak üzere kısaltılması gerekmez mi?
hayır, gerekmediği düşüncesindeler anlaşılan.
peki ya kısa dönemin kalkması? ya da uzun dönemdeki kısaltmanın bedelinin kısa dönemlilere ödetilmesi?
bu adaletsizliği gidermek değil, sadece yeni bir adaletsizlik.