daha geçen hafta bu gözlerim korkunç bir olaya şahit oldu. az biraz sonra hastama bakmak üzere eksik olan bir kaç malzeme almak üzeriyken bir yakarış geldi. genç henüz yirmili yaşlarının başında olan birisi sokakta 'aaaaaaaaahhh' diye bağırıyordu. acelem vardı, yukarı, fakültemin en üst katına giderken çoçuğun yanından hızlıca geçiyordum. ilk müdahalesi okulun güvenlik grevlileri ve cerrahlar tarafınfan yapılıyordu. acelem vardı ancak bakamadan edemedim; çocuğun ellerinden yere düşen kan damlaları merakımı kamçılıyordu. ufak bir bakışta gözlerime inanamadım, zavallı çocuk kafatasının tam ortasından bıçaklanmıştı, bildiğiniz pekmezi akıyordu.
bir taraf radikal sol, diğer taraf radikal sağ... ikisininde idolleri, ikonları vardı. güya birbirini bıçaklayacak kadar birbirinden ayrı ve acımasız idealleri vardı. komiktir, birinin en büyük idolü türkeş milli sermayeden bahsederken diğer tarafın idölü deniz de keza aynı konudan dem vurmuş, her ikiside ulu önder atatürk'ün yolunda gittiğini iddia etmiş ve kesin bir dille tam bağımsızlığı savunmuştu. aradaki fark pamuk ipliğinden ince idi belki ama, yine de o solcu çocuğun başından kanlar süzülüyordu.
fark mı? komedi! bugün o solcu çocuk bıçaklandı, yarın sağcı başka bir genç delikanlı, makineli tüfek ile tarandı! bunlar geçmişte yaşandı ağalar. seksende a diye b katledildi, b diye a katledildi. unutuldu o ortak iğrenç düşman. fark mı? ben zerre fark göremiyorum.*
akan kan, solcusu ile, sağcısı ile hepimizin kanıdır. aralarındaki tek fark bütün bu olanlara subjektif bakış açıları nedeni ile ortaya çıkan çarpık düşünce yapısıdır!