eskiden 25 yaşındaki insanlara bakıp "vayy beee hatun 25 yaşında! ne kadar da büyük!" diyerek hayranlıkla bakan insanın 25ine geldiğinde, hatta yaklaştığında yaşadığı sendromdur.
15 yaşındayken düşünürsün, 10 yıl sonra nerde olurum diye. 30una gelmeden çocuk sahibi olman için, 25te evlenmen gerekmektedir. muhtemelen 25imde evlenmiş olurum, okulumu bitirmiş olurum, iş kadını kıyafetleri, altımda araba...
bu liste uzar gider. birgün şak diye mumlar üflenir. 24 senen an itibariyle dolmuştur. geldik 25. seneye... bilançoya bakarsın, elde ne var? bitmek üzere olmasıyla sevinilen, çok da hayallerinin okulu olmayan okul, geleceğe dair soru işaretleri, en uzun ilişkinin 1.5 sene sürmesine bakarak edinilen "ben hiç evlenemeyeceğim" korkusu. nerdee iş kadını kıyafetleri, hala spor ayakkabılar, çocuksu ruh halleri, adam yerine konulamama ve de araba sahibi olmak da oldukça uzak duruyor.
hayat bir oyunsa, 25 yaşında level atlamış olman gerekiyorsa, sen çok geride kalmışsın!
ama iyidir iyidir. derlenip toplanırsın, yeni bir 5 senelik acil eylem planı hazırlar, 30una kadar bari level atlamayı hedeflersin. bunları farketmek güzeldir. ahh bir de, "ya yaşın kaç başın kaç ne evlilik meraklısısınız yahuuuu, öğrenciliğin tadını çıkartsana sen" diyen bilinçsizler olmasa... bu dünyaya gelme amacı "öğrenciliğin tadını çıkartmak" olmamalı, o süreç belli bir yaşta atlatılmalıdır. yaşıtların hanımefendi muamelesi görürken, yer sofralarında batak oynamaktan zevk almak, cehalettir kanımca.