"gözlerin soyunursa ellerin utanır"
diye söylendi figür. gitgide silinen
bir amsterdam ak$amında o ye$il
duru$undaki felaket afyon tarlaları
üzerinde uçu$an zehir zemberek
kartallar, ve poseidon dövmeli
bıkkın kız, insanı tanımlaması yasak
kontratı sınırlı, derinliği anla$ılmaz,
üstelik sevi$leri mimlenmi$, pe$inde
sivil polis dola$an bir sonbahar sanki,
ihtirastan bıkkın kız, yalnızlığı
imparator. geceye çıplak bir jet gibi
çakılan kısa tarihiyle muazzam,
kısa hüznüyle aziz.
biz te$ekkülün ayağına gelmeyiz.
o, bir heykeltıra$ olacak
yüzündeki jilet körelse. fotininin
teki kaybolsa, parmaklarını saymayı
unutsa, içine kaçan truva atının
emdiği cıvırların alnı altın camlarda
patlasa. ah, o bir siyah olacak
fikrindeki zerafet tükense. oysa biz
te$ekkülün ayağına gelmeyiz.
uykuya kaymayız, yüksek müsaadelerle
hicvedilirken tesadüf. sis kalktı.
sis kalkarken sis için titredi kız
göğsüne gömdüğü mandalinalarla
amsterdam'a bir travesti gelinliği
giydiren sosyal iklim, o hoyrat tabiat,
o berbat edinim. a$kları popüler kız!
a$kları kırbaçlı avrupa!
biraz hristiyan, biraz islam
biraz bütün çiçeklerde tutucu kız!
alev alev çiftle$ir sapır sapır teniyle
ve zulasında bir günah mahzeni
ağır içicilerin mora zorlanmı$ cılız bedenlerinde
nefrete bir kitap gibi iner
canı isterse mehtap gibi iner
ha kum saati, ha hayvan misali öpü$mesi
o, kolları poseidon dövmeli bıkkın kız
kısa tarihiyle müsvedde
kısa tarihiyle leziz.