askerlik

entry1159 galeri video5
    295.
  1. her ne kadar sevmesem de bugünkü yazısından dolayı takdir ettiğim ahmet altan ın yorumladığı konudur. sonuna kadar okuyun. bence siz de en azında bir iki yerine aslında haklıymış diyebilirsiniz.

    Bir toplum için en büyük tehlikelerden birisaçmalıkların saçma olduğunu fark edemeyecek bir körlük içine hapsedilmesidir.

    Böyle bir körlüğün sağlanabilmesi için de saçmalıkların üstü kutsallık şalıyla örtülür.

    O yüzden en büyük saçmalıklar kutsallıkların altına gizlidir.

    Biz çok uzunca bir zamandır kutsallık şalının altında kör bir halde yaşadık.

    Nice anlamsızlığı tartışılmaz tabular olarak kabul ettik.

    Şimdi bu şalın yırtıldığı, parçalandığı bir dönemdeyiz.

    Kutsallıkların altından çıkan saçmalıklara dehşetle bakıyoruz.

    En büyük tabularımızdan biri de askerlikti ve milyonlarca genç insan hayatını bu yüzden zedeledi.

    Hepimizi alıp alıp askere götürdüler.

    Bunu sorgulamayı da yasakladılar.
    Niye bizi askere götürüyorsunuz; diyemedik.

    Başımızı eğip gittik.

    Ben tam bir sene boyunca bir dağın başındaki bir kerpiç odada oturarak yaptım askerliğimi.

    Benim orduya pek bir faydam olmadı, ordu benim hayatımdan bir buçuk yılı çaldı.

    Buna gerek yoktu.

    Şimdi genç insanlar kutsallık tabusunu yırttılar ve altından çıkan gerçeği gördüler.

    Eskiden kimsenin söyleyemediği, söylemenin büyük bir;günah&; sayıldığı, utanç olarak kabul edildiği cümleyi rahatlıkla söylüyorlar.

    Ben askere gitmek istemiyorum. Neden hayatımı tam kurduğum sırada askere gitmek zorundayım?

    Bunun manalı bir cevabı yok.

    Çünkü ordu, askere aldığı gençlerin yaklaşık iki yüz bin tanesini zaten askerlik dışı işlerde kullanıyor, berberlik, şoförlük, aşçılık, marangozluk yaptırıyor.

    Bir kısmını da Güneydoğu ya gönderip, koruyamadığı karakollarda öldürtüyor.

    Neşe Düzelle konuşan Doç. Dr. Suavi Aydın&;ın söylediği gibi gençleri askere almak ordu açısından ideolojik bir amaç taşıyor.

    Ordu, gizli iktidarını askere aldığı milyonlarca genç üzerinden topluma yayıp sağlamlaştırmaya uğraşıyor.

    Generallerin amaçlarını biliyoruz.

    Peki, siyasilere ne oluyor?

    Toplumun temsilcisi olan siyasetçiler, toplumun haklı taleplerini gerçekleştirmekle yükümlü değil mi?

    Bugün neredeyse bütün toplum zorunlu askerliğin kaldırılmasını istiyor.

    Kimse çocuğunu cephelerde öldürsünler istemiyor.

    Toplumun bu isteğine sahip çıkan siyasi parti hangisi peki?

    Öyle bir parti yok.

    Referandumdan önce bedelli askerlik çıkaracağına televizyon programında söz veren Başbakan, referandumdan sonra ben söz vermedim dedi.

    De ki söz vermedi.

    Toplumla ordunun istekleri çatıştığında Başbakan ve diğer siyasiler, kimin temsilciliğini üstlenecek?

    Halkın mı, generallerin mi?

    Eğer generallerin temsilciliğini ve sözcülüğünü üstleneceklerse, halkın sözcülüğünü ve temsilciliğini kim yapacak?

    Bizi temsil etsinler, isteklerimizi gerçekleştirsinler diye Ankaraya gönderdiğimiz insanlar, başkente varınca taraf değiştireceklerse, biz kendimizi ihanete uğramış hissetmez miyiz?

    Lale Kemal, geçen gün bedelli askerlik hazırlıkları yapıldığını yazdı, haberi de kuvvetli bir kaynağa dayanıyordu.

    Başbakan pişmemiş aşa su katmayın dedi.

    Ben, Lale Kemale inanıyorum, haberine de güveniyorum.

    Benim anlayamadığım, bu pişmemiş aş neden halkın gözlerinden uzakta kotarılıyor, mesele bu halkın meselesi değil mi?

    Bu aş, sadece generallerle siyasetçilerin kendi aralarındaki konuşmalar ve pazarlıklarla mı pişecek?

    Bu halk, Ankara daki başrol oyuncularına figüranlık mı edecek?

    Bence askerlik meselesi açıkça tartışılmalı ve önce bedelli çıkartılıp arkasından da zorunlu askerlik tümden kaldırılmalı.

    Ölen çocuklar bu halkın çocukları olduğuna göre, son söz de bu halkın olmalı.

    Halktan habersiz pişen aşların tadı olmaz zira.

    Çoğunlukla da yanlış pişirildiğinden halkın bünyesine dokunur.
    0 ...