aşkın ikinci yarısı

entry21 galeri
    18.
  1. Öncelikle şunu söylemeliyim ki bugüne kadar romantik film, aşk filmi vs. bu tür filmlerden hiçbir zaman hoşlanmadım. Neden olduğunu da söylemeye gerek yok. Aynı konular, aynı tarz oyunculuklar, insanların duygularını sömürme sahneleri... gerçekten aşk filmi olan, insanlara o duyguyu sömürmeden verebilen iki tane film söyleyebilirim. biri klasikleşmiş ''ghost'' filmi, ikincisi ise metin erksan'ın ''sevmek zamanı'' isimli filmi. bu iki film aşk, sevgi gibi konuları seyirciye direk olarak vermeyen, seyircinin bu konular üzerine düşünmesini, sorgulamasını sağlayan filmler. yani alın size aşk filmi oturup duygulanın ağlayın demiyor. tam tersine yapılmış ve hâlâ da yapılmakta olan aşk filmlerine bir tokat gibi çarpıyor.

    gel gelelim aşkın ikinci yarısı'na. mehmet aslantuğ gerçekten bu ülke şartlarının üzerinde bir adam. gerek düşünceleri gerek o düşüncelerinin dudaklarından bir şiir gibi dökülmesi bu adamı apayrı yapıyor. zaten filmde de bir giriş sahnesinde bir de sonlara doğru kendi sesinden duyduğumuz iki şiir beni filme daha da bağladı. oyunculuğu zaten yıllardır tartışılmayacak derecede iyi. filmde de kendine yüklediği rolün hakkını fazlasıyla vermiş.

    arzum onan'a gelecek olursak. mehmet aslantuğ'un yanında oyunculuk performansı olarak çok vasat kaldığı söyleniyor bu film için. kesinlikle hayır. o da kendine yüklenen o masum, çaresiz ve bir o kadar da sevgi dolu kadın rolünü harika yansıtmış perdeye. yüzündeki o saf güzellik, yapmacık olmayan mimikler, repliklerinde ses tonunu çok iyi ayarlaması kısacası her şeyiyle filmi sadece mehmet aslantuğ'un oyunculuğuna bırakmamış aksine bu filmde ben de varım demiştir.

    genel olarak filmi yorumlarsak. evet mehmet aslantuğ bunun daha iyisini yapabilecek bir adam ve eminim istese yapabilirdi ama dediğim gibi ''istese''. belki de böyle bir şey yapmak istedi. perdeye bunu yansıtmak istedi. kimse kalkıpta film aceleye gelmiş, yok biz bu adamı gözümüzde çok büyütmüşüz demesin. filmle ilgili hem burada okuduğum yorumlarda hem de başka sitelerde okuduğum yorumlarda genel olarak şu söyleniyor. film çok yavaş ilerliyor. diyaloglar uykumuzu getiriyor. film sanki hiç ilerlemiyor hep tekrar sarıyor. kusura bakma sevgili izleyici. iki çaresiz, umutsuz aslında bir o kadarda birbirine içten bağlı iki insan kalkıpta oradan oraya koşturup, atlayıp zıplamayacak herhalde. gerçekçi olun biraz. tabi ki o kadar seneden sonra ilk konuşmalarında durgunluk olacak, hüzün olacak. çünkü ellerinden bir şey gelmiyor olacak. bu gerçekte böyle olur. esas kalkıpta bu gerçeklik perdeye yansıtılmazsa saçma olur. evet film durgun bir filmdi ama konusu itibariyle öyle olması gerekiyordu. kaldı ki o beğenilmeyen sıkıcı diyaloglar aslında birçok mesajda veriyordu. aklıma gelen iki tanesi;
    --spoiler--
    arif: babam kim diye sordu mu ?
    zuhal: babam nerede diye sordu ?

    bu diyaloğu duyduğumda bir anda kitlendim koltuğa. çocuğun, babasının ölmediğini, hâlâ bir yerlerde yaşadığını ve ona kavuşacağını düşünmesi, bunu hayâl etmesi ve istemesi seyirciye daha iyi hissetirilemezdi herhâlde.
    --spoiler--
    bir diğeri ise arif'in kızıyla birlikte anne ve babasını ziyarete gittiği sahneydi. mehmet aslantuğ bu sahnede direk olarak kendi gerçek yaşamından bir şeyler katmış ve çokta güzel olmuş. şöyle ki;
    --spoiler--
    arif'in annesi: söyledin mi ? (kıza babası olduğunu söyleyip söylememesinden bahsediyor.)
    arif: söyleyemedim.
    arif'in annesi: seneler önce insanların özgürlüğü mutluluğu için her şeyi söyleyip darağacına bile gitmeyi göze alıyorsunda ufacık kıza babası olduğunu mu söyleyemiyorsun ?
    --spoiler--
    kısacası başta filmin senarist ve yönetmeni olan mehmet aslantuğ olmak üzere arzum onan'a, diğer oyunculara ve filmde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. oyunculuklar harika, verilen ince mesajlar harika, diyalogların insanın içine işlemeyi başarabilmesi harika ve hem amerika'daki hem türkiye'deki o fotoğraf karesi gibi görüntüler harika. sinemadan hem mutlu hem de hüzünlü bir şekilde ayrılmama sebep oldu. tekrardan teşekkürler...
    0 ...