can dündar bunun cevabını çok iyi bulmuş aslında..
Aslında...
Evlenmek isterdim,
süper bir düğünüm olsun,
bembeyaz, sırtı açık bir gelinliğim olsun,
annem sevincinden ağlasın diye..
Kıvırcık saçlı bir kız çocuğum olsun
ve bana anneler gününde çarpık çurpuk yazısıyla
okulda yaptıkları kartı getirsin diye...
Geceleri gök gürleyip fırtına çıktığında
korkarak yastığıma sarılmayayım diye...
sevdiğim erkek bana! :
canım karıcığım desin diye...
Artık yemek yapmayı öğreneyim,
devamlı yumurta ve makarna pişirmeyeyim diye...
Ama
EVLENMIYORUM:
Sevdiğim erkeğin kirli çamaşırları,
Lavobodaki sakal artıkları,
Kaprisleri, küfürleri, vurdumduymazlıklari ve yalanları arasında
onu neden sevdiğimi unutmayayım diye...
işin içine para ve çıkar hesapları girdiği zaman
büyük aşkların nasıl küçüldüğünü görmeyeyim diye..
Aldatılmanın dayanılmaz hafifliği (!) ile tanışmayayım diye...
Canım babacığımdan kalan tek sahip olduğum şeyi,
soyadımı verip
yerine bana soyadından başka verecek çok büyük bir şeyi olmayan birininkini almayayım diye....
Gece kız arkadaşim ağlayarak bana telefon açtığı zaman
kedime ertesi gün için mama koyup geceliğim ve diş fırçamla onun evine gidebileyim diye..
Ben olgusunu daha yeni yeni öğrenmişken,
bunu Biz olgusuna değişmeyeyim diye...
Hiç düşünmüyorum evlenmeyi
bir gün beni çok! üzer gereksiz şeylerle
ve bir özür dilemeyi akıl bile edemez diye.