ufuk günaydın

entry195 galeri
    63.
  1. Bir karton kutusu vardı, içinde yaşardı...
    Zaten yaşlıydı da, dişler eksik, gezmeye görmeye hâl yok filan...
    Karton kutuyu koyan büfeci bakardı ona, geçirdiği trafik kazasindan sonra ona sahip çıkan iyi yürekli insan.
    Hani siz kafasını tekmelerken sizi kaydeden kameranın sahibi büfeci...

    Ey o tekmelerin sahibi kişi; Seni bu kadar hiddetlendiren şey neydi?
    Seni insanlıktan çikaracak ne yapmış olabilir ki o kedi sana?
    Kız arkadaşını mı çaldı senden? Evini mi yaktı? Yakınının canına mı kast etti?
    Onurunu gururunu kıracak küfürler mi etti?
    Hatalı sollama yaptı da senin aracın yoldan mı çıktı?
    Kız kardeşine tecavüze mi yeltendi?

    Ne yaptı?
    ...

    Bitti sanıyorsunuz değil mi?
    ifadenizi verdiniz, şimdi de devlet size orta halli bir cep telefonuna eşdeğer miktarda para cezası kesecek.
    Onu ödeyeceksiniz, bitmiş olacak, aklanacaksınız. Değil mi?

    Hayır bitmeyecek.

    Arkadaşlarınızla dışarı cıkacaksınız, cüzdanınız çalınacak. 'Allah Allah' diyeceksiniz, 'yahu nasıl olur milletinki masada duruyor birşey olmuyor, benimki montun iç cebinden gitmiş!' Ondan bundan borç alıp eve döneceksiniz, yolda aklınıza bu kedi gelecek.

    Denize gideceksiniz, ooh masmavi deniz, kumsal sanki ayaklarınızın altında ipekten halı. Koskoca kumsalda toplu iğne kadar cam gelip sizin ayağınızı bulacak, gününüz mahvolacak. Deniz meniz bitti... O küçücük şey o kadar yakacak ki canınızı, aklınıza bu kedi gelecek.

    Su Ürunleri'nde okuyormuşsunuz, ne olmak istiyorsunuz?
    Önemi de yok aslında, olamayacaksınız zaten. Her işiniz ters gidecek. Eh, Kedi...

    Evlenmek istediğiniz kız son anda vazgeçecek, başka birini bulacak. Aşk acısı çekeceksiniz. Yapabileceğiniz hiçbir şey yok, çaresizliği yaşayacaksınız. Tıpkı kedi gibi...

    Hastalıklar bırakmayacak peşinizi. Türeyen en yeni hastalıklar sizde çikacak, ateşlendiğinizde kedinin hasta yatağınızda kafanızı ezdiğini görüp kan ter içinde uyanacaksınız. 'Oh, Kâbusmuş...' deyip rahatlayamayacaksınız, çünku oldu bu. Onu, kafasını ezerek, acı çektire çektire öldürdünüz. Uyku tutmayacak bir türlü. Hastayken de uyuyamamak zordur be. Boşuna savaşırsınız. Tıpkı kacmak isteyipte kaçamamak gibi... Kedi de kaçamamıştı ya hani...

    Diyelim ki şansınız döndü, evlenip çocuk sahibi oldunuz.
    Elinde boyama kitabı, kızınız koşarak yanınıza gelecek. 'Bak babaaaa!' diyecek, 'kediyi pembe boyadım'. Yüzünüzde sahte bir gülümseme, boş boş konuşacaksınız onunla... 'Bak kızım, ben de bir kediyi katlettim' diyemeyeceğinize göre...

    Sakın eve bilgisayar-internet almayın, bu olanlar torununuzun torunu da dahil herkes tarafından okunacak illa ki. Oğlunuz, bir gün arama motoruna babasının adını yazıverecek, merak bu ya... Aaa bir de bakacak ki. 'Böyle katliam görülmedi!' başlıklı haberlerde babasinin adı geçiyor. Haber sitelerinde katliam videosunun altına yazılan yorumları okuyacak tek tek. inanamayacak ve soracak size: 'baba, neden öldürdün o kediyi?'

    Çocuğunuz ateşlenecek, aklınıza kedi gelecek dua ederken...

    Ameliyata girerken de gelecek aklınıza.
    Anestezi uzmanı geriye dogru sayarken '10...9...8' karanlıktan önce aklınızdaki son şey bu kedi olacak.

    Sözün kısası; bu kedi, aklınızdan hiç çıkmayacak ki?
    Çünkü bitmedi.
    Bitmeyecek de...

    Kedi öldü, onun için bitti.
    Ama siz, ölseniz bile bitmeyecek.
    Son nefesinizde can derdine düşüp başka hiçbir şey düşünemeyeceksiniz.

    Ama ya sonrası?

    Tepenizde karton kutuyla o ipte yürürken, bir karton kutunun bu kadar ağır olabileceğine inanamayacaksınız. Sanki içinde tonlarca demir var!
    Işte o anda: kedi aklınıza değil, karşınıza gelecek bu sefer.
    Ve soracak: bana bunu neden yaptın?
    Ne cevap verirseniz verin, ne kadar pişmanlık duyarsanız duyun,

    gene de bitmeyecek...

    Siz aynı türden olmaktan dolayı bizleri utandıranlar:

    Tüm lanetimiz üzerinizde olsun.

    Alıntıdır.
    0 ...