air20

entry479 galeri
    388.
  1. bugün okulda afs duyurusu gördüm kubi. görür görmez aklıma ilk sen geldin.tuzlu bi yutkunma oldu boğazımda. lise sondayken girmiştin afs sınavına ve kazanmıştın.ilk genel bi sınav olmuştunuz o açıklanınca akşam mesaj atmıştın ilk sınavı geçtim diye içimde hem çok büyük bi mutluluk hem de burukluk olmuştu kubimle 1 sene ayrı olucaz diye üzülüyodum. ama söylememiştim sana bunu sen kesin anlamışsındır tabi ama, ne de olsa kubimin geleceği diye düşünüp pek kafa yormuyodum. sonra mülakat sınavına gitmiştin o da açıklandığında
    okuldaydık. tenefüste görmüştün beni, sezi diğer tenefüs yanıma gelsene seninle bi şey
    konuşucam demiştin. o dersi çok zor geçirmiştim. aklımın ucundan geçmemişti mülakatın sonucu. öyle bi ciddiyetle söylemiştin ki kesin kötü bi şey oldu diye düşünüyodum, ne konuşucak benle diye merak ediyodum. kubi noldu ya ? demiştim gelir gelmez yanına. bi gülümseyip yüzüme bakarakk sezi; mülakatı geçmişim, kazandım afs yi demiştin.
    donakalmıştım gözüm dolmuştu sarılmıştım sana kubi çok sevindim demiştim. sonra hemen ben gidiyorum deyip arkamı dönmüştüm tuvalete koşmuştum.
    sonra sana mülakatın detaylarını sormuştum, ne sorduklarını merak ediyodum. bu sene başımdan geçen en güzel şeyi sordular sez demiştin. ben de hım öyle mi ee ne cevap verdin? dediğimde yazın, bi kızla tanıştım ve o benim başımdan geçen en güzel şeydi cevabını verdiğini söylemiştin. nasıl gururlanmıştım, nasıl duygulanmıştım kubim. bugün o duyuruyu görünce duvarda bunların hepsi bi anda kafamda film gibi hıphızlı gelip geçti.
    çok zorlanıyorum kubi sen yokken, gün içinde hadi neyse biraz daha iyi oluyorum ama sabahları uyanmak istemiyorum artık, sabah uyanınca aklıma oluşan 'kubilay öldü mü?' sorusunu atmak istiyorum beynimden. her sabah bunu düşünerek uyanmak uyanmak olmuyo kubi. neye uyanıyorum ki? yeni bi güne mi. yeni bi gün ne? kubilaysız bi gün, gün mü diyorum.

    aklıma gelen anılardan bahsetmek istiyorum biraz daha, bugün dersteyken yine bi anda
    aklıma gelen anılarımızdan. geçen sene yazın festivalde yine basit bi nedenden dolayı tartışmıştık. neden basitti ama aramız iyice gerginleşmişti. ikimiz de dışardaydık ama birlikte değildik o festival akşamı. sen kendi arkadaşlarınla ben bizimkilerleydim. sezi buraya gel! diye bi ses geldi arkadan. arkama döndüm kubi, gülmeye çalışıyorum ama içimden diyorum yandık fırçayı yicez diye. nasıl kızıyosun nasıl bağırıyosun bana, açamıyorum ağzımı bakıyorum. tek bi kelime etsem ağlamaya başlıcam, sonra kasarak kendimi; böyle konuşucaksan ben gidiyorum diyip döndüm yana tam giderken. kolumdan tutup bi sarstın beni, nasıl sıktın ama kolumu. direk ağlamaya başladım tutamadım kendimi. gözümden yaş aktığını görünce tamam ağlama gel buraya diyip sarılmıştın bana. noluyo ya demiştim içimden. hiç dayanamazdın ağlamama. ne olursa olsun bi ağlıyım yanında hemen her şeyi bi yana bırakırdın. o aklıma geldi bugün, şimdi de ağlıyorum ya acaba hissediyo musun yine. eğer biliyosan ağladığımı lütfen eskisi gibi üzülme sezi ağlıyo diye, sadece seni ne kadar çok sevdiğimi ve bunun için ağladığımı hisset kubi nolur.
    yine sen lise sondayken öss ye 1 hafta kala tiyatromuz vardı okulda çıkışta tam eve gidicekken bi telefon geldi annemin beli kırılmıştı, hastaneye gitmiştik apar topar. o ara yanımda olan arkadaşlarım gelmişti. annemi öyle görünce dayanamamıştım çok üzülmüştüm. ama allahtan çok önemli bir şey olmadığı bir-iki ay yatınca düzeleceği açıklanmıştı. annem uyuduktan sonra hastane bahçesine çıkmıştık arkadaşlarla oturuyoduk. tabi senin haberin yoktu nerden olcak. aklıma gelmiştin mesaj atmıştım annemin düşüp belini kırdığını ama önemli bi şey olmadığını, hastanede olduğumu söylemiştim. abartmıyorum on dakika içinde orda olmuştun taksiyle. yüzün bembeyazdı hatta kızmıştın hepimize niye haber vermedin diye. sonra annem uyanınca yanına çıkıcaktım ben de gelmek istiyorum sezi demiştin. annemin kaldığı kata çıkıyoduk. asansörün kapıları bi açıldı babam. o da tam aşağı iniyormuş. siz ilk defa karşılaşıyodunuz öyle üçümüz orda durunca içimden diyorum sezi senin bi şey demen gerek dimi evet tabiki de tanıştırmalıyım diyip baba; kubilay demiştim. babam gayet güleç bi şekilde merhaba oğlum demişti tokalaşmıştınız. ilk yüzün gergindi itiraf et * ama sonra rahatlamıştın hatta çok mutlu olmuştun. sonra ayrılmıştık babamın yanından, annemin odasına girdiğimizde geçmiş olsun ayşen teyze dediğinde annem de aynı şekilde teşekkür ederim oğlum demişti.
    babam hastanede kalıyodu tabi annemle ama bizi eve yollamıştı. evde 1 hafta boyunca birlikte kalıyorduk tüm arkadaşlar, kubi. bazı akşamlar kubi kalamıyodu ama sabah uyandığımda başucumda oluyodu. öss ye 2 gün var ve kubi hala bizim evde, beni yalnız bırakmamak için bizde kalıyo. kötü anlarımda yanımda olduğun zamanlar için sana o kadar çok fazla teşekkür ediyorum ki kubi, hayatım boyunca beni zor durumda en çok rahatlatan, en çok teselli eden kişiye gözüm kapalı kubilay derim.
    (#8767855)
    sonra annem eve gelince şöyle demişti. sezi arkadaşının ne kadar temiz ve güzel bi yüzü
    var. yüzüne bakınca anladım ne kadar iyi bi insan olduğunu demişti. evet anne öyle
    demiştim ben de. ve sınav sonucun beklediğin gibi gelmeyince çok üzüldüğün için annemle
    ikimiz ağlamıştık evde kubi. sen üzülüyosun diye. lisedeyken ben sana kurabiye yapıp bi kaba koyup getiriyodum. benim elimden bi şey yemek çok hoşuna gidiyodu. hatta o günden sonra kurabik diyoduk birbirimize *. o gün eve de götürmüştün ve annene de tattırmışsın anne bak ne güzel yapmış sezi dimi demişsin annene, annen söyledi geçen gün. ondan sonra annenle plajda tanışmıştık biz senle sürekli giderdik geçen yaz. annenle kardeşin de gitmişti o gün hadi gel tanıştırıyım seni bizimkilerle demiştin. utana utana gitmiştim tanışmıştım annenle hatta kardeşin sonra yanımıza gelmişti birlikte girmiştik denize. şimdi ayşegül kardeşim oldu resmen kubi. aklının ucundan geçmezdi dimi biliyorum kesin geçmezdi. ama öyle oldu işte. hatta görüyosan şimdi kanka mı oldunuz la kızlar diyosundur. *
    plaja gittiğimiz günleri çok özlüyorum. girerdik denize ben her zamanki gibi titriyorum, donuyorum yüzerken. bi kere hiç unutmam, yüzüme bakıp krize girmiştin denizde. tipe baak tam bi küçük balık nasıl titriyo diye öpmüştün beni. sonra çıkınca hemen şenzlongları birleştirip yatardık yanyana sen ısıtırdın beni, müzik dinlerdik bi yandan. sonra çıkınca illa kapıdan içeri girceğimi görüceksin ya boşuna yokuş çıkardın taa bizim eve. her plaj çıkışı da dondurma alırdık hep aynısından ama. çok hoşumuza giderdi plaj çıkışı dondurma yemek. zaten sürekli bi tıkınma halindeydik. birlikteyken yediğimiz en çok 3 şey; çiğ köfte, dondurma, midyeydi.

    hani bu sene doğum günümde aldığın kolye varya kubi. ametis taşlı. araştırdım negatif enerjiyi aldığını ve karardığını söylüyo. ilk taktığımda mor olan taş şimdi simsiyah oldu. toprağa sürünce rengi açılıyomuş öyle diyolar. ama sürmek istemiyorum. tüm duygularımızın o kolyenin içinde hala duruyo olmasını gösteriyo o siyahlık. senin onu alırken, nasıl heyecanla, masum mutlulukla aldığını, beraber geçirdiğimiz günleri, sen yokken benim yokluğuna üzülmemi. aklına gelen her şey şuan boynumda o kolyenin içinde duruyo.
    sözlükte gelen mesajlarıma baktığımda son attığın mesaj o son gün 14 ağustos günü akşama doğruydu. ve bana ulaşamadığın için şöyle yazmıştın sadece. nerdesin?
    asıl sen nerdesin kubi. çok özledim seni. meğer ben hayatımda kimseyi özlememişim. ve ben 15 ağustos gününden önce dünyanın en mutlu insanıymışım kubi.
    0 ...