bugün yaşadığım bir olaydır. şöyle ki: otobüse binmiş tıngır mıngır yol alıyoruz, kendime bu kalabalıkta fırsatçılığımın da vermiş olduğu avantajla boş bir koltuk bulup kıçımı yapıştırmışım hemen, bu arada da yanımda yayılmış olan adamı montumu düzeltir gibi yapıp ufak bir omuz darbesiyle kendine getirmişim. yeri parsellemişim yani. sonra kafayı bir çeviriyorum; 'o ne lan? ben bu kızı nereden tanıyorum?' iç sesi sesleniyor bana. 'ya si.tir et onun tribine girme.' diye diğer bir iç ses azarlıyor beni. fakat öbürü ısrarkeş, bir de insanın doğasında var tabi merak etmek, zum yapıyorum kıza alttan alttan. alttan alttan derken yanlış anlaşılmasın, yüzüne bakıyorum kızın sezdirmeden. anaaaa bu o lan! çocukken hatta 14 15 yaşına kadar oturup muhabbet ettiğim, saklambaç oynadığım, mahalledeki arkadaşlarından sadece biri. aradan 10 12 sene geçmiş belki de görmeyeli. lan acayip yaşlanmış kız, değişmiş resmen diyorum. sonra bir ampül yanıyor kafamda. acaba ben de bu kadar yaşlandım mı lan? çökmüş olabilir miyim ben de bunun kadar diye. sonra söndürüyorum o ampülü, ne fark eder ki çökmüşsün veya çökmemişsin. sen de en az onun kadar büyümüşsün diyorum ve o otobüsten inerken ben de yandaki adama bir omuz daha atıyorum. yeter lan doğru otur!