kemalizm

entry1488 galeri video9
    362.
  1. bir çok kişinin ısrarla belirttiği, ki son derece haklı olduğu, üzere; can çekişen bir düşün sistemidir. bu düşün sistemini özetlemek iki motto ile gayet mümkündür, bunlar için lütfen:

    (bkz: tam istiklal)
    (bkz: ya istiklal ya ölüm)

    peki nedir bu tam istiklal;

    tam istiklal, devlet toprakları üzerinde ki bağımsızlığı salt askeri olarak sınırlandırmak değil, aynı zamanda ve eşit olarak hukuki, iktisadi ve kültürel bağımsızlıktır. kurtuluş savaşımızdan sonrasında kazanılan askeri bağımsızlık pek tabii ki kesindi, ki zaten lozan'da en büyük tartışmalar yeni kurulacak* devletimizin sınırları üzerine değil, iktisadi ve ekonomik bağımsızlığımızı boğacak olan kapitülasyonlar üzerine olmuştur. o tartışmalar sonucunda, o düşün sistemini temelleri ve kazanımları ile tamamı ile yerli bir sanayi, tarım ve hayvancılık ile emparyalizmin korkunç zincirlerinden kendimizi kurtararak modern dünyada aklı hür, vicadanı hür ve emeği hür bir toplum olarak yer almayı başarabildik.

    bugün ise kemalizm tam anlamı ile can çekişiyor, bu su götürmez bir gerçektir maalesef. zira ordumuz amerikanın gölsesinde hareket kabiliyei ve sınırlarımızı korumakta aciz bırakılmıştır. daha da acısı, artık kendimize yetecek en temel ihtiyaçlarımızı üretemez hale getirilmemizdir. eti dışardan alıyoruz, domates bile ihraç ediyoruz, yarın öbür gün süt ihraacatı gündemde. bir kaç yıl sonra tahılı, buğdayı ihraç edeceğiz. ekmek yahu, ekmek yapamayacağız. ekmek bile yapmasını beceremeyen, bırakın bir ulusu, bir mahalleden ne istiklali ne bağımsızlığı düşünülebilir ki?

    kemlizm kan ağlıyor, vatan kan ağlıyor. etini bile üretemeyen bir toplumun haykırışı bu, yemeğindeki salatasının bile mamüllerini dışarıdan almak zorunda olan bir düşün sisteminin var ettiği bir toplumun haykırışı bu. radyosu, televizyonu, gazı, elektiriği ecnebinin elinde olan, yarın öbür gün sofrasındaki ekmek için emeğini satmak için çırpınan bir toplumun acılı türküsü kemalizm.

    ha peki öyle kolay biter mi, bak orası meçhul. elli yılı aşkındır kemaliz durmadan türlü hükümetlerce, cemaatlerce, örgütlerce saldırı altında olmasına rağmen hala bir şekilde hayatta ve o son yakarışını yapıyor. ya istiklal ya ölüm. belki beli incinmiş, gözü bozulmuş biraz, ama hala yaşıyor, hala o yolda başını ortaya koyanlar var. çok defa katledildiler belki arabalarına konan bombalar ile, veyahut düşürülen helikopterleri ile, ya da çapraz ateşte delik deşik edilen bedenleri, ya da bir cahilin bir kaç el ateşleri ile, ama asla düşünceleri yok edilemedi. düşünceleri o kadar saftı ki kemalistlerin başedemediler. o yüzden paramparça oldu uğur ile ahmet hocanın bedenleri, aynı sebepten delindi abdi ipekçi'nin kafatası. nereden vuracaklarını hep iyi bildiler, o yüzden bahriye üçok'un ölümüne sebep olacak bombayı bir kitabın içerisine yerleştirdiler. fikirleri, özlemleri, haklı istek ve talepleri saf güç ve baskı ile susturabileceklerini düşündüler. 1920'de yunanları kullandılar, 90da işkence odalarını kullandılar, 90da bombaları kullandılar, ama işte biz hala burdayız. tek amacı aklı hür, vicdanı hür bir toplum olarak yaşamak.

    ve işte bugün buradayız. kemalistler darbe yanlısı, kemalistler faşist, kemalistler kıstlayıcı. 70de idam edilenler ulu önder diye bahsederken mustafa kemal'den, 80de işkence görenler işkence altında tam bağımsız türkiye diye gözlerinden akan kanlar ve yaşlar ile bağırırken, 90da arabalarında, kitaplarında bombalar eşliğinde ölüme koşarken, 2010'da varlığı meçhul bir örgütün potansiyel üyesi olmaktan suçlanarak hapishanelerde çürürken, biz buradayız. avuçlarımızda kendi kanımız, bileklerimizde bir kaç sözüm ona elitin geçirdiği kelepçeler ile ağlamaktayız ve son haykırışımız ile yakarıyoruz. 1919'da, haziranın 22'sinde bağırdığında gibi yine haykıracağız, ya istiklal ya ölüm!
    0 ...