sana yazılmış birkaç entryi bıraktım sadece sözlüğe. onların da silinmeleri ihtimaline karşılık bunu kendi başlığıma gireyim istedim.*teoride sen gittin ama yıkılmamak, devam edebilmek, en önemlisi de bir şeyleri kaybetmemek adına benim de gitmem gerekiyor şimdi. fark etmediğin bir şey değil açık açık söylemesem de gördün zıt yöne attığım her adım başlangıcını. güzel insanlar tanıdım burada, yazmak iyi gelirdi zaten hep. buradan da gitmek iki kat zor olacak o yüzden.
anlayabilmek isterdim dedin ya anlatayım ben de öyleyse oradan buradan biraz beni;
kendimi genelde yalnız hissederim, insanların anlamaya çabaladığı çok şey var da ben anlatamıyormuşum gibi.
ilgi budalası biri değilim, henüz kimsenin hayatına şöyle ya da böyle etki edebilecek biri de değilim. kimsenin kimseyi gözünde büyütmemesi gerek.
kimsenin ardından kötü sözler sarf edemedim henüz, çok kızdım çok kırıldım belki ama ne ah ettim ne beddua. yine aynı kapıya çıkıyor bu da birilerinin benim ah'ımın altında ezilmesine gerek yok, ne olmuşsa olmuş onları aşması gereken benim başkalarına yüklemek anlamsız.
insanların bana hayatımda oldukları bir dönem hiç istisnasız 'sen fazla iyisin bu kadar iyi olma' demelerinden inan nefret ediyorum. salak değilim saflıkla bu hayatta zorlanacağımı ben de görüyorum ama kimi zaman karşımdaki hakkında gerçekten iyi düşündüğüm için, kimi zaman da içimdeki çocuğu öldürmeden hissetmek istediğim için iyiyim ben. iyi olmak iyi hissettiriyor bana. kötü olursam, yıkıcı olursam biliyorum ki birilerinin canı sıkılabilir belki bir zaman hayatları zor geçebilir ama onlardan çok ben zedelenirim ben yaralanırım kendimden uzak düşerim, bunu görmeden fark edebildiğim için mutluyum. hala kendi yüzüme bakabiliyor olmak güzel şey.
melankoliyi seviyorum bazen, ondan bu halim zaten yoksa daha sorunsuz bir hayatım olamazdı herhalde. nankörlük değil ama bu sadece insan olduğumu yaşıyor olduğumu umuda ihtiyacım olduğunu anlamamı sağlıyor acı çekmek. çok acıtıyor ama geçtiğinde ben biraz daha büyümüş oluyorum. sonuçta pişmeden yaşanmıyor.
sahip olamadığım hiçbir şey için hayıflanmadım, babam öyle bir yetiştirmiş ki bizi aza düşmesek de yetinmeyi bilen insanlar olmuşuz. o yüzden bu yaşımda kendimi her şeyimle seviyorum. beğenmediğim yerlerim var evet, zayıflıklarımın da farkındayım, değişmesi gereken huylarımı görüyorum ve elimden geldiğince yumuşatmaya çalışıyorum keskin yerlerimi. ama işte; zaman hep lazım.
seninle yazışırken daha rahat anlatabiliyorum kendimi, bir de karşındayken hep engelleyen bir şey var gibiydi hissettin mi bilmiyorum ama sanki belli bir hacme sıkıştırılmışım gibi, garip tarafı bu değil yanındayken aynı zamanda hiç olmadığım kadar ben'dim. olan şey şu; olduğumda ortaya çıkacak insanı gösteren sensin yanındayken oluyor bütün farkındalığım işte bu yüzden hem ben hem o birlikte duramıyor farklılar çünkü biri dünyayı hala toz pembe görmeye inat eden küçük çocukken diğeri bambaşka bir şey, bu beni rahatsız etti senin de kalkıp anlayabilmeyi isterdim demene neden oldu giderayak. ama kısa bir süreliğine de olsa değişimi en azından erkenden hissedebilmek güzeldi. ben hani şimdi güçlüyüm bazı noktalarda, bazı yerlerim ise çok zayıf. tahmin edemeyeceğin kadar hem de. kırılganım ya hala. o kadında onların hiç biri yoktu işte. zayıflık göstermem gereken yerde bocalamam bu yüzdendi, yoksa sana asla hayatımdan çık git tabii, haklısın, görüşmeyelim konuşmayalım diyemezdim.
onları diyebilmek yine de çok zordu.
seni sevebilmek de zordu inan. çok kere çarptım duvarlarına. acıdı canım, yıprandım belki. ama pes etmemiş olmak, sonuna kadar gidebilmiş olmak inan zaten gidecek olmanla ilgili değildi.
karşılaştık, merak ettim, anlamaya çalıştım seni, o sırada sen yüreğime dokundun, ben mutlu oldum, mutlu olmanı istedim, elimden geleni yaptım.
sana hep sen mutluysan mutluyum dedim. mutlu olamasaydın da mutsuzluğunu paylaşacaktım çünkü. burada mutsuz olacağım lan dediğin bir ayı paylaşacaktım.
varlığını çok özlerim, yalan söylemeyi sevmiyorum ne yapayım. sana hoşça kal demekten belki bin kat zor gelecek yokluğun.
çünkü sen olmasan da hep vardın.
bunca zaman sonra varlığını belirsizliğe itmek ağır ya hani. dayanamadığım isyan ettiğim zamanlar olacak bazen, her gidişinde oldu. ama şimdi öyle zamanlarda sol koluma bakıp sırıtmak gibi bir şansım var, senden kopyalanıp bana yapıştırılmış gibi duran bir iz var orada*
olmasan da var olacaksın. ben de varım. hissettiğin sürece oradayım. çözemezsen kendi içinde, çok ihtiyacın olursa anlatmaya, yorulursan, sıkılırsan çık gel yine. niye geldin demem. beni düşünme ama ben kendimi sakınmayı öğrendim çünkü senden. sana iyi geliyor olmak en fazla mutlu eder beni. hepsi o.
hayatımıza uzakta, ayrı devam etmemiz bunu değiştirmeyecek. hiç değiştiremedi.
sabah teslim alabildim ancak bilekliği. çantamda birkaç tane akrep yelkovan var şimdi sana verebileceğim. yetişmiş olmasını isterdim içimde kaldı böyle ama dert etmiyorum da bir taraftan günü geldiğinde seni bulur o da nasılsa.
hayat olur da bizi bir yerde bir şekilde tekrar karşılaştırırsa o zamana kadar mutlu ol. iyi ol. gülümse. bir de;