milli takımın iyi olmasını her zaman tek bir kulübe bağlamak yanlıştır. tabii ki şurasını belirtmekte fayda var, milli takımın başarılı olduğu turnuvaların öncesinde bir kulüp takımının avrupa'da belli bir yere geldiğini görüyoruz. euro 2000'de çeyrek final oynayan takımda da bu var, 2002 dünya kupasının üçüncüsü olan takımda da, euro 2008'in yarı finalistinde de bu var.
2000'de türk milli takmının kadrosunda uefa şampiyonu olan takımdan oyuncular iskeleti oluşturuyordu. 2002'nin dünya üçüncüsünde de yine şampiyonlar ligi çeyrek finalistinin belki tam anlamıyla çekirdek kadrosu olmasa bile, oturttuğu sistem ön plandaydı. keza 2008'de de yine oyunculardan ziyade sistem başarılı olandı.
şimdi şöyle bir durun düşünün. zaten milli takım asla ve asla grup maçlarında öyle inanılmaz başarılı olamadı. hele ki seri başı olarak gelen takımlara karşı çok nadir galibiyet alınabilmiş. ha tabii zamanında isveç norveç falan da seribaşıydı da onlar şu anda bizim ayarımızda değiller bence.
sıkıntı aslında şurdadır. guus hiddink ciddi anlamda milli takımda değişiklikler yapacak mı? yoksa dünya kupası için bu jenerasyona bir kez daha mı şans verecek? görünen o ki, hiddink bir şekilde oturtulmuş olan sistemi bozma riskini almadı. ama birinin ona anlatması lazım bu takımın aslında sistemle değil, gazla oynadığını. oturtulacak olan bir sistem varsa, bunu tamamen kendi oyuncularını seçerek yapması lazım, onun için de türkiye ligini ciddi anlamda takip etmesi lazım.
türk milli takımının sıkıntısı kulüp takımlarının beceriksizliğiyle doğru orantılıdır elbette ki. ama bunu tek bir kulübe bağlamak fanatizmdir, biraz da dar görüşlülüktür. ama esas sıkıntı dediğim gibi, isteksizliktir ve bunun için de değişim şarttır. sadece kendimize sormamız gereken, biz bu değişim için ne kadar hazırız ve belki euro 2012'ye gitmeyip direk 2014 dünya kupasını hedefleyebilecek şekilde risk alabilecek kadar sabırlı mıyız?
