makyavelizm ve modern türk siyaset anlayışı

entry8 galeri
    6.
  1. bütün siyasetçiler az ya da çok makyavelisttir. öncelikle bunu kabul etmek gerekir.

    saniyen, makyavel'i sadece "amaca giden yolda herşey mübahtır" retoriği ile kabul etmek, kendisinin fikirlerine ve etkilediği kitleleri küçümsemektir. örneğin, en bilindik eseri hükümdar*, kaybettiği iktidarı yeniden ele geçirmeye çalışan bir politikacının siyasi erkleri ele geçirme yöntemlerinden, bir prensin halkına a'dan z'ye iktidarı güvenli bir şekilde elinde tutmak amacıyla nasıl davranması gerektiğini öğütler. bu bağlamda yazdığı eserleri çoğunlukla el kitabı* niteliğindedir ve kendisinden etkileneceklere tavsiyedir. rönesans dönemi hümanizm akımı sonrasında geliştirdiği bu cüretkar ideoloji ile makyavel çok tepki çekmiştir, lakin benim gözümde kendisi modern politikanın babası olmakla birlikte hobbes ile birlikte en dürüst isimlerindendir.

    türk siyaseti de elbette bu akımdan etkilenmiştir. iktidarı ele geçirmeye yönelik bütün girişimler eğer bunu bir akıma bağlayacaksak makyavelisttir. örneğin ittihad terakki ortaya çıkışından milli mücadeleye kadar müthiş bir makyavelistlik sergilemiştir. camilerde "verdirilen" fetvalardan, dış ilişkilere bütün tutumları devletin kurtuluşunu teminat altına almak içindir. burada sorgulanacak nokta da yapılan icraatların kime yaradığıdır. bugünkü siyaset ile ittihad terakki siyaseti arasında büyük farklar vardır. o günlerdeki siyasetteki makyavelistlik tamamen devleti ve milleti kurtarma amacı taşıyordu. bugünkünü sorgulatmaya pek de lüzum yok aslında. iktidarın hizmet ettiği kitlenin sorgusu düğümü çözecektir.

    bağlantıyı faucault'nun iktidar kavramı ile kuralım:

    "iktidar somut olarak her bireyin elinde bulundurduğu ve bir iktidar, bir siyasal hükümranlık oluşturmak için devredebilecek olduğu şeydir. iktidar, kendi örgütlenmelerini kendi oluşturan, güç ilişkilerini dönüştüren, güçlendiren ya da tersine çeviren bir süreç ve bu güç ilişkilerini etkili kılan stratejiler olarak anlaşılmalıdır. iktidar ilişkileri hem amaçsaldır, hem de öznel değildirler. amaç ve hedef olmaksızın işletilen iktidar yoktur, iktidarın akılsallığını niteleyen taktiklerdir."

    görüldüğü üzre, iktidarın temelinde yatan bir amaç bir de özne olmalıdır. şu halde modern türk siyaset anlayışı -ki bunu jakoben algının devamı olarak ittihad terakki zihniyeti ve ilk dönem cumhuriyet politikalarında görebiliriz, amaç olarak devletin bağımsızlık, üniterlik ve bütünlüğünü özne olarak ulusunu alır. atatürk de bu şekilde sıyrılan bir lider olarak koyduğu programıyla, icraatlarıyla makyavelistliği son derece iyi özümsemiş bir önderdir.
    (bkz: atatürk ün makyavelist olması)

    bununla birlikte makyavelistlere göre, hukuk ve ahlak devlet için vardır ve en önemli ve temel amaç devleti yaşatmak ve gücünü devamlı olarak artırmaktır. bu bağlamda makyavel, bodin, hobbes ve başka bazı düşünürler merkezi devlet düşüncesine karşılık, dönemlerinde kiliseye karşı laik devleti savundukları söylenebilir. tanrı kavramını sisteminin içine sokmak konusunda çabası yoktur. lakin ona göre yöneticilerin dindar gözükmesi kitleleri mutlu eder. ve bu nedenle önerilir. onun asıl ilgisini siyasi iktidar ve onun nasıl elde edileceği, elde tutulacağı ve kullanılacağı çekmektedir.

    burada sorgulanacak bir diğer nokta makyavelistlikte doz aşımı yani diktatörlüklerdir. şahsen italyan düşünür makyavel'in fikirlerinin 400 yıl sonra, bir kurtuluş ideolojisi olarak italyan faşizminde yer bulmasını tesadüf olarak görmüyorum. irdelendiği takdirde faşizm kuramlarının makyavel düşünceleriyle uyumu dikkat çekecektir. merak edenler için, faşizmin doktriner babası sayılan şu ismi önerebilirim -> (bkz: giovanni gentile)
    5 ...