kuzey kore cumhuriyeti de bir cumhuriyet. sosyalizm ile yönetilen cumhuriyetler var. halkın oyuyla gelmeyen tek parti yıllarca, ülkeyi kimseye hesap vermeden yönetebiliyor. aynı şekilde diktatörlük olan ama adında cumhuriyet olduğunu söyleyen ülkeler de var. yani monarşi de bir cumhuriyettir. ilk cumhuriyet kelimesi çıktığı vakitler elit bir zümrenin halk adına ülkeyi yönetimine cumhuriyet denmiş. ör; roma cumhuriyeti.
pekala anayasanın 1. maddesi değişse ve "türkiye devleti demokratik bir cumhuriyettir" denseydi ne olurdu? en doğrusu olurdu. ama demokratik bir cumhuriyet olmasının sakıncaları var. darbe yapmak değişmeyen maddelere göre suç olur.
pekala 2. maddeye bakalım. demokratik demekle yetinmemiş demokrasilerde zaten olan şeyleri açmış. demokrasi sosyal devlet olmayı mecburi kılar, yoksa seçilenler bir daha oy alamaz, aynı şekilde insan haklarına uymayan bir yönetim de demokrasilerde barınamaz, atatürk milliyetçiliği ise ideolojik bir laf, manasını bilen varsa beri gelsin. başlangıçta belirlenen temel ilkelere dayanan ne demek onu tartışırak; zamanının gereklerine göre düzenlenmiş ilkeler ve devrimler var. pozitivist bir bakış açısıyla bunlar da değiştirilemez mddelerin içine sokulmuş. ama bilim diyor ki; "hiçbir şey kesin doğru değildir. doğrular zamana ve yere göre değişiklik gösterebilir". madem o kadar pozitivistsiniz hem o ilkelere dayanıyor deyip o ilkelerden bazılarını çiğneyemezsiniz. şapka kanunu gibi veya bey hanım, paşa kelimelerini kullanmanın yasak olması gibi. bu anı defteri değil, anayasa. bir kanun varsa uygulanır. geçerliliği olmayan şeyleri savunan bir maddenin ne işi var? laiklik ve sosyal devlet olmanın da demokrasinin ayrılmaz parçaları olduğunu söylemeye gerek yok. fakat bizde laiklik kelimesinin kullanımı hoşa gitmeyen insanları bulundukları konumdan uzaklaştırmak için kullanılan bir kelimeye dönmüş. yani adam eğer dindarsa laik değildir, o yüzden suçludur. oysa laklik insanların dini yaşamlarının güvencesi olması gerekir. yani bu kelimenin anlamı açılmalı. ona göre yorumlanmalı. herkes kafasına göre laiklik uygulamamalı.
3. madde ise tam bir fiyasko. "türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür" diyor, biri bundan ne anladığını anlatabilir mi? devlet kim ki ülkesi ve milletiyle bütün oluyor. devlet bir araba ülke ve millet adında iki kişi o arabaya biniyor ve bütün mü oluyor. canlı varlıklarla cansızlar nasıl bütün olabilir. ben de çalıştığım şirket ve ordaki arkadaşlarla bütün mü olmalıyım. şirketle nasıl bütünleşilir ki? büyük patronla bütünleşmek ve onun için yaşamak kastediliyorsa git işine bilader... burdan anladığım "türkiye devleti diye bir kurum var. ülkenin ve milletin sahibidir". oysa devlet; ülke ve milletin bölünmez bir kurumu denmez ülkesinin ve milletinin hizmetindedir denir. ülke ve millet ise bölünmez kelimeler. bu ülkenin milletiyiz, bu milletin ülkesinde yaşıyoruz. devlet ise yıkılır, yeniden kurulur...
dili türkçedir diyor. yani türkçe dışında bir dil konuşamazsınız. o halde neden bize ingilizce öğretiliyor. olması gereken resmi dili türkçedir olmalıydı. bayrağımız yüzyıllardır aynı zaten. başkenti ankara'dır. allah korusun olmaz da oldu ve ankara işgal edildi. o halde ankara başkent olmaya devam mı edecek? yoksa ankara'yı kaybettiysek tüm ülkeyi ankara'ya karşı verelim mi? onu da boşver her yönüyle gelişmeye müsait olmayan bir şehir olan ankara'nın ne gibi bir özelliği başkent olmasını sağlıyor?
herbirini böyle eleştirebiliriz. ama önemli olan bunların hiçbiri değil. anayasalar veya kanunlar yaşayan insanların istekleri, hayatları ile uyumlu olur. insanların uymayı kabul ettikleri kanunlar geçerli olur. toplumsal mutabakat denilen şey budur. birileri istiyor diye kesin doğrular ilan edemezsiniz. insanlar nasıl doğar yaşar büyür ve ölürse kanunlar da zamana uymak zorundadır. yani o an yaşayan insanlara. yoksa kimse uymak zorunluluğu hissetmez. o zaman da anarşi doğar.
mesela benim açımdan; kimse bana karışamaz, benim dilediğim gibi bir anayasa istemeye hakkım var. "biz öyle uygun gördük" demeye hakları yok. bir kaç kişi beni birşeylere zorlayamaz, benim karar verme gücümü elimden alırsan o anayasaya ben karşı olmasam bile karşı olurum. çoğunluk öyle isterse başım gözüm üstüne. evren benden zeki değil. o istiyor diye değiştirilemez dedi diye değişmesini kimse engellememeli. yoksa ondan farkınız kalmaz.
ilave edeyim. eskiden tek değiştirilemez madde vardı, sonra kenan evren tarafından iki madde daha eklendi. eklemek mesele değil de demiştirmek mi mesele? yoksa halk değiştiremez, ekleyip çıkaramaz ama silahı olan eşkiyalar devlete el koyup değiştirebilir mi demeye geliyor... madem darbelerle değişebiliyorsa biz de elimize silah alıp gidip devlete el koyalım sonucu doğar.*